Yanlış hatırlamıyorsam İstanbul'a en son gezi maksatlı Ağustos ayında gitmiştim. Arada alış veriş maksatlı gidip gelmelerim oldu ama özel yerleri gezmekten biraz daha farklı oluyor bu gidişler. Hem yorucu, hem de masraflı:) 22 Kasım tarihinde uzun zamandır çok merak ettiğim ve sona ermeden gitmek istediğim "İsmi Lazım Değil" sergisini ve ilave bir kaç yeri daha Sevgili Babamla gezme imkanım oldu.
Tabi Babamla birlikte olduğu için bana ayrı bir keyif verdi. Muhtemelen gezme kültürü genetik birşey:) Çünkü inanın herkesle birlikte gezemez, yiyemez ve içemezsiniz. Bir yerden sonra "offf keşke yalnız gelseydim" dersiniz:)
Bu son geziden bahsetmeden önce, alış veriş maksatlı İstanbul ziyaretlerinden birinde katıldığımız bir etkinlikten kısaca bahsetmek istiyorum. 4 Kasım'da başlayan ve 31 Aralık'ta sona erecek NBA Exhibition. Müzenin yeri Anadolu Yakası'nda Metropol Alış Veriş Merkezi.
Toplam 17 alandan oluşan müzede hem interaktif katılım deneyimleri yaşıyor, hem de NBA yıldızlarının kullandıkları imzalı kıyafetleri görme imkanı ile bol bol fotoğraf çektirme fırsatı buluyorsunuz. Gerçi mail adresimize geleceği söylenen fotoğraflar henüz gelmemiş olsa da, sabırla bekliyoruz:) Alanın hemen hemen yarısı fiili olarak katılabildiğiniz basketbol alanlarından oluşuyor ve performansınıza bağlı hediyeler kazanabiliyorsunuz.
Müze az önce de yazdığım gibi alış veriş merkezinin içinde bulunuyor ve giriş ücretli. Kişi başı 200 TL. Ama 2 yada 3 kişi gitmeniz durumunda fiyat seçenekleri sizin lehinize değişiyor. Ailenizde basketbola ilgi duyan küçükler varsa kaçırmamanızı öneririm:)
O gün içerisinde ki bir diğer ziyaret noktamız ise Metropol AVM'ye çok yakın EMAAR Alış Veriş Merkezi oldu. Zaten o günün tamamı AVM'lerde geçti:) Ama daha önce her İstanbul ziyaretimde önünden geçtiğim ama hiç uğramadığım EMAAR bayağı bir ilgimi çekti. Tabi mağazalar değil:) Teras katında hava karardıktan sonra ki görüntüler ve restoranlar ilgi çekici tarzda.
EMAAR AVM teras katı |
Kısa tavsiyeler sonrası asıl gezi günümüze geçelim. Bu yazıyı başlıklar altında değil, kısa kısa notlar halinde anlatmaya devam ediyorum:)
Babamla birlikte ilk ziyaret noktamız; Kuzguncuk sınırları içinde ki Abdülmecid Efendi Köşkü'nde, 11 Aralık'a kadar devam edecek "İsmi Lazım Değil" isimli sergi oldu. Sergi, Koç Topluluğu Spor Kulübü içinde.
Ulaşım kolay ancak tesis içerisine araç bırakma imkanınız yok. Koç Topluluğu çalışanıysanız, tesisin otoparkından faydalanabiliyorsunuz. Ya da lüks bir araçla, makam şoförü eşliğinde gelirseniz yine sıkıntı yaşamadan içeri araçla girebiliyorsunuz:) Ama sade vatandaşsanız dışarıda yer bulmaya hazır olun.
Çok yakında bir İSPARK var ama erken saatte gitseniz bile yer bulma imkanı yok gibi. Merkezi bir yer olduğu için kalabalık. Ayrıca benim gördüğüm yakınlarda da özel otopark yok. O yüzden yürüme mesafesinde ki ara sokaklara aracınızı bırakabilir ve yaklaşık 5 dakika yürüyerek sergiye gelebilirsiniz.
Sergi için giriş ücreti yok ve pazartesi günleri kapalı. Diğer günler ise 11:00-19:00 saatleri arasında ziyarete açık. Hafta sonları çılgın bir kalabalık olduğunu duymuştum ve caddede uzun kuyruklar oluyormuş. Ama hafta içi; güvenlik sayısı, ziyaretçi sayısından fazla oluyor:)
Sergi öncesi köşk hakkında kısa bilgi; tam yapım tarihi ve mimarı bilinmiyor ama 1800'lü yılların başında, Mısır Hıdivi İsmail Paşa tarafından av köşkü olarak yaptırıldığı tahmin ediliyor. Sonra ki yıllarda Sultan Abdülhamit tarafından bedeli karşılığı satın alınarak şehzade Abdülmecid Efendiye yazlık köşk olarak tahsis ediliyor.
Şehzadenin sanatçı kişiliğinden dolayı daha çok sanatçı ve siyasetçilerin buluşma merkezi olan bir kültür merkezi olarak kullanılıyor. 1918 yılında Sultan Vahdettin padişah ilan edilince, Veliaht olarak Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesine (şimdiki Resim Müzesi) geçiyor ve köşk zamanla kaderine terk ediliyor.
Selamlık, haremlik ve müştemilat binalarından oluşan köşkün, günümüze sadece selamlık kısmı ulaşabiliyor. Ve Koç Topluluğu tarafından satın alınan köşk, şu an sergi alanı ve sosyal tesis olarak kullanılıyor.
Gelelim sergiye:) Önce kısa bir tanım ile başlayalım. Sanat; bir duygunun, tasarımın, güzelliğin dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin, tümü. Bu yöntemlerle ortaya konulan üstün yaratıcılık.
"İsmi Lazım Değil" sergisinin ana teması ile ilgili birkaç alıntı yapıp, fotoğraflar ile sizi baş başa bırakıyorum;
"Bizans döneminin doğaüstü ve bilinmez olana ilişkin sembolik dünyasından hareketle, güncel sanatta bilinmez olanın temsilini sorguluyor"
"Bilinmezliğin büyüleyiciliğini ve tekinsizliğini odağına alıyor. Bizans'tan günümüze uzanan tarihsel ve kültürel mirastan esinlenerek, biçimlerin, inançların ve temsillerin tarih boyunca nasıl varlığını sürdürdüğünün, göç ettiğinin ve dönüşüm geçirdiğinin izini sürüyor"
Son olarak, " bilinmezliğin anlaşılmazlığını ve isimlendirilemez boyutunu yansıtmakla beraber, hiçbir şey açıklamıyor, hiçbir şey tanımlamıyor". Sanırım sergiyi en iyi anlatan cümlelerden biri bu:)
Sanat Eseri ve Ben:) |
Köşk içinde ve bahçesinde 45 farklı sanatçıya ait yaklaşık 100 adet eser sergileniyor. Eserlerin başında, yanında alıntılarda da yazdığım gibi hiçbir tanıtıcı tabela yok. Sadece girişte telefonunuza karekod okutma imkanı var. Ben yapmadım ama keşke yapsaymışım. En azından neyin ne olduğunu belki anlayabilirdim.
Çok merak ettiğim ama açıkçası büyük keyifle gezdiğim yada duygularımı iyi anlamda harekete geçiren bir sergi değildi:) Gittim, gördüm, birşey anlamadan da döndüm:)
Sergi ziyareti kısa sürünce, hemen yeni bir planlama ile yakında olan ve Babamın görmediği yerleri planlamaya alıp birkaç ziyaret daha yaptık. Daha önce yazdığım yerler olduğu için link bırakıyor ve fotoğraflar ile yazıyı yavaş yavaş sonlandırıyorum.
İkinci ziyaret noktamız Beylerbeyi Sarayı. Eski yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Yaklaşık bir sene önce ziyaret ettiğim sarayda, restorasyon işleri halen devam ediyor. Bu yüzden de set bahçelerinin büyük çoğunluğu halen kapalı. Hatta sarayın boğaza bakan kısmı da restorasyon nedeni ile örtülmüş.
Hafta içi olması nedeniyle ziyaretçi sayısı azdı ama her zaman olduğu gibi Türk ziyaretçilerden çok yabacılar vardı. Hatta Meksika'dan gelen yaklaşık 50 kişilik turist gurubu ilgi çekiciydi:)
Beylerbeyi sonrasında ziyaret noktalarımız yine mesafe olarak yakın olan Çamlıca Büyük Camii ve Çamlıca Tepesi oldu. İki yer ile ilgili detaylara buradan ulaşabilirsiniz.
Cami içi |
Cami her zaman olduğu gibi heybetli ve ihtişamlı. Daha önceki ziyaretimde cami içini gezme imkanım olmamıştı. Pandemi dönemiydi ve kapalıydı. Ama bu sefer açıktı ve detayları görebildiğim bir ziyaret oldu. Önceki yazımda mimari olarak ne kadar çok etkilendiğimi yazmıştım. Ama cami içi için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim:) Bana açıkçası dışı kadar ilgi çekici gelmedi. Özellikle koca koca sütunlara yapılmış havalandırma delikleri (anlamlı ve mantıklı olsa da) görsel olarak çok itici geldi. Ayrıca cami etrafında büyük inşaat işleri var ve her yer toz, toprak, çamur:) Sanırım metro çalışması var. Ve açıkçası ulaşım can sıkıcı.
Son ziyaret noktamız ise Çamlıca Tepesi oldu ve İstanbul turumuzu keyifle tamamlamış olduk:) Bu gezi, çoğunlukla gördüğüm yerleri ziyaret ettiğim için beklentilerimi karşılamadı ama Babamla birlikte gitmiş olmak bana büyük keyif verdi:) Bir süre şehirlerarası gezi yapamayacağım gibi görünüyor ama en kısa zamanda farklı maksatla olsa da bir İstanbul ziyaretim olacak ve fırsat bulursam güzel yerleri listeme ekleyip sizinle paylaşacağım.
Vakit ayırıp okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim:)
36 Yorumlar
Beylerbeyi sarayına okurken gitmiştim. Nedense beni hiç içine çekememişti. Bu arada oğlunuzla ne tatlı gezmişsiniz :)
YanıtlaSilDiğer saraylar kadar ihtişamlı değil ve içi diğerlerine göre çok zayıf. Aslında devlet yönetimi için değil, yazlık köşk tadında yapılmış:) Sanırım ondan etkilememiştir:) Aralarda baba-oğul gezilerimiz oluyor:)
SilBayağı dolu bir yazı olmuş. İsmi Lazım Sergisi çok popüler oldu, her yerde görüyoruz artık, sanırım ben de bir şey anlamazdım gitseydim. :))
YanıtlaSilSpor ilgi alanım olmadığı için giriş ücretini çok pahalı buldum. Cami fotoğrafları güzel görünüyor, paylaşım için teşekkürler. :)
NBA Müzesinin girişi dediğiniz gibi pahalı:) Ama oğlumun baskete ilgisi çok fazla ve genelde çok şey isteyen bir çocuk değil:) O yüzden kıramadık tabi:) Teşekkür ederim:)
SilThe exhibition was even more incomprehensible to me than to you.:)) But the architecture is beautiful. And the inside of the mosque (maybe thanks to your photography skills) is impressive. I look forward to reading more articles about Istanbul.:)
YanıtlaSilThank you Ela:) Nowadays, İstanbul articles will be more than the other cities:)
Silİsmi Lazım Değil sergisini görmeyi çok çok isterdim, benim için şu an imkansız, fotoğraflara bayıldım:))) Köşkün dıştan görünüşü ne kadar güzel, çok severim eski yapıları:))) Tabii benim için yazıda en ilgi çekici kısım Basketbol oldu:))) NBA Exhibition kesinlikle görmek isterdim, lisede daha çok takip ediyordum ama hala çok severim:))) Ne güzel bir gezi yapmışsınız:)))
YanıtlaSilTeşekkür ederim:) Sergiyle ilgili en ilgi çekici olan bence köşktü:))) NBA müzesi ve serginin zamanları sınırlı ve artık az kaldı.. Belki tekrar olurlar ve gezme imkanınız olur İstanbul'a gelirseniz:)
SilOğlumla beraber İstanbulda yazılarında bahsettiği yerleri gezmekten ve ziyaret etmekten büyük keyf ve zevk aldım.Teşekkürler.
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Baba, benim içinde büyük keyifti:)
SilBen anlamadım babanızla mı gittiniz oğlunuzla mı :)) Ama sonuçta her ikisi de sizin için iyi seyahat arkadaşları, o kesin! Teşekkürler, keyifle okudum.
YanıtlaSilÇok keyifli bir gezi ve yazı olmuş, bayıldım! :) Bu arada siz ta nerelerden İsmi Lazım Değil Sergisi'ne gelmişsiniz, ben de hazır vaktim varken kafama koydum gideceğim artık şuna :) Çok güzel görünüyor gerçekten.
YanıtlaSilBeylerbeyi Sarayı'nın ihtişamı beni her gördüğümde tekrardan büyülüyor. Keşke bitse şu restorasyon da bir de öyle gezsek. Metropol'deki NBA etkinliği ilgisini çekenler için çok iyiymiş ama pahalı. Gerçi o AVM'nin hedef kitlesi de bu yönde, çok şaşırmamak lazım. Ben de bu senenin başlarında o AVM'nin içinde yer alan dijital müzeye gitmiştim, dolayısıyla orayı gezmiştim. -Tekrar yolunuz düşerse orayı da incelemenizi tavsiye ederim, güzel işler yapıyorlar.- Tıpkı bu NBA etkinliği gibi AVM içinde bir NASA etkinliği/sergisi vardı, hazır gelmişken şuna da bakalım demiştik kuzenimle. Fiyat bundan da uçuktu yanılmıyorsam. Eskiden böyle şeylere erişim daha kolaydı.
İsmi Lazım Değil gerçekten değişik bir sergi :) Yakınsanız gidilebilir ve 11 Aralık'ı kaçırmayın niyetiniz varsa. Yaşanılan şehirde bir yerlere gezi maksatlı gitmek pek kolay değil, o yüzden ben rahatça sırf gezi maksatlı gelebiliyorum:) Dijital müzeyi bilmiyordum ama zaten gidemezdik, NBA müzesinde zor çıkardım:) O bölgede ki AVM'ler standardın üzerinde fiyatlara sahip, gitmiş ve görmüş olduk diyelim:)
SilBellissimo questo tour e molto bella la mostra
YanıtlaSilGrazie molte:)
SilBaya güzel bir gezi olmuş
YanıtlaSilTeşekkür ederim:)
SilTeşekkür ederim:) Bende sosyal medya fotoğraflarına kandım ama beklentimin altında kaldı..
YanıtlaSilGittim, gördüm, birşey anlamadan da döndüm:) Ben gitsem muhtemelen ben de böyle derdim hocam :)
YanıtlaSilHocam zor bir sergiydi:) Çok uğraştım... Ama olmadı:)
SilSounds like some interesting things to see and do. I like the NBA so I would spend a little time there.
YanıtlaSilThank you Bill:) NBA was a great experience:)
SilŞimbi bişi dicem, ben aslında sizi takip etmiyormuşum. Oysa ki ettiğimi sanıyordum ve bu yüzden de yazıları görmüyormuşum. Hatta bekliyordum ne zamandır İsmi Lazım Değil yazısını. :D Bu mevzuya bu sabah uyandım o sebeple çok özür dilerim.
YanıtlaSilİkincisi benim evin etrafında bir tur dolaşıp dönmüşsünüz geriye resmen. :D
Sergi için en iyi cümle birşey anlamadan döndümdü. :D Bize de öyle oldu, hatta yanımdaki arkadaşım Merve mühendis olduğu için o paslı gibi duran çer çöp eserleri gördükçe ay çekil şurdan mikrop kapıcaz diye terelellendi. :D
Teşekkür ederim:) Blogların böyle güzel yanları da var, okunmayan kitapları tanıma, görülmeyen yerleri gezme gibi:)
YanıtlaSilHarika fotoğrafları Instagram'da izleyince sanki bloğu aldatıyormuşum gibi oluyor :) Fotoğraflar enfes ve birlikte gidilen kişiler de öyle. :) Geziler keyifli hale geliyor gerçekten severek dolaşan birileriyle olunca. Serginin açıklaması ile ilgili yazı ilginç geldi ve rahatlattı :) İlle de baktığı şeyden bir şey çıkarmak isteyen kendince çıkarımlarda bulunsun tabii ki. Serginin yapıldığı bina ilgimi çekti, sırf orayı görmek için gitmek isterdim. Yine çok güzel gezi olmuş, tebrikler :)
YanıtlaSilBu aralar bende kendimi büyük ihanet içinde hissediyorum instagram, blog arasında:( Çok teşekkür ederim mutlu pazarlar:)
SilIstanbul is one of the cities that are on my wish list
YanıtlaSilgreetings
Coisas de Feltro
Thank you so much:) I wish that you visit as soon as possible:)
SilYazınızın girişinde "babamla birlikte" ibaresini okuyunca fotoğrafta sizden daha büyük birini göreceğim derken, sizden daha küçük genç bir adamı görünce anladım. Demek ki ilk birkaç parağrafı oğlunuz kale almış.
YanıtlaSilSizin gezi sayfanızın herkese keyif verdiğini ve herkesin sayfanızı severek izlediğine eminim. Gezilen yerleri tekrar etmeyeceğim sadece yazınızda sarayları, camileri, müzeleri ve sergileri görmekten ve okumaktan büyük bir keyif aldığımı buna mukabil kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Sergideki eserler gerçekten çok güzel ve ilginçtiler. Teşekkür ederim.
Evet aslında biraz karışıklık olmuş gibi:) Çok teşekkür ederim Recep Bey. Bu ara biraz daha doğa içerikli gezilere ağırlık vereceğim ama tarihi yerler her zaman favorim:)
SilHarika bir gezi olmuş, İsmi Lazım Değil sergisi çok ilginç görünüyor, dolu dolu bir gezi gerçekten, keyifle okudum elinize sağlık:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim, sağ olun:)
SilSergiden fotoğraflar bu yazıda en çok ilgimi çekenler oldu, yazıdaki mimari güzellikleri yendiler :) Yazıda katılıp katılmama konusunda kararsız kaldığım bir nokta oldu: Gezme kültürünün genetik bir şey olması :) Ebeveyn gezmeyi seviyorsa çocuğu da muhtemelen sevecektir. Küçüklükten alışkanlığını da kazanıyor hem. Ama aynı ebeveynlerin bir çocuğu gezmeyi severken diğer çocuğu da tam bir ev kuşu olabilir :) Bu da bana gezmenin genetikle değil de alışkanlık, görme ve örnek olma yoluyla geçtiğini düşündürtüyor. Biraz daha düşünmem gerek :) Ama şu nokta çok doğru: of keşke yalnız gelseydim dememek için başından öyle herkesle gezilmez :D
YanıtlaSil:))) Teşekkür ederim öncelikle:) Alışkanlıklar, görme ve örnek olma kesinlikle çok doğru tespit:) Bizde mesela; Annem gezmeyi hiç sevmez ve Abim sanırım tam olarak ona çekmiş, Babam ise çok ama çok sever, 70'li yaşlarda olmasına rağmen, gideceğim her yer için mutlaka bir yoklar:) Ve tabi ki bende ona çekmişim:) Her iki yaklaşımdan da biraz alarak orta yolu bulabiliriz belki:)
SilEmeğinize sağlık :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim:)
Sil