Yaklaşık 2 yıl önce, sayfasına konuk olmamı isteyen bir Blogger için, hiç üşenmeden İzmit'ten kalkıp ziyaret ettiğim Galataport ve Tophane'yi uzun zaman aradan sonra tekrar görme imkanı buldum. O tarihte ki keyifli gezimi, konuk yazar olduğum blogda da, güzel ve detaylı bir şekilde kaleme aldım ama Arkadaş blogu kapatınca benim yazı ne yazık ki boşa gitti:)
Tabi ki bu durumu fark ettiğimde, bu sefer aynı içerikte bir yazıyı kendi blogumda kaleme aldım. Merak eden Arkadaşlar varsa yazıya buradan (Galataport) ulaşabilir.
O tarihlerde Galataport inşası bitmiş ve yeni hizmete açılmıştı. Ama hani bizde vardır ya, açılış yapılır ama tesis tam olarak bitmemiştir, bir sürü yeri halen yapım aşamasındadır:) Açtık mı, açtık derler:) Açılış sonrasındaysa inşaat işleri nerde kaldıysa oradan devam eder. O dönemde, böyle bir dönemdi ve İstanbul Modern, Tophane Kasrı, Tophane Çeşmesi restorasyonu devam ediyordu ve çevre düzenlemesi de tam olarak bitmemişti. Ne yazık ki tam anlamıyla bitmemesine rağmen, alış-veriş yapıp, yeme içme yerlerini tam performans kullanabiliyordunuz:)
Aradan geçen 2 senede hemen her şey bitmiş ve tüm alanlar gördüğüm kadarıyla ziyarete açılmıştı. Benim ziyaret sebebim ise; o dönemde yeni binasının yapımı devam eden İstanbul Modern Müzesini ziyaret etmekti.
Giriş kısmını biraz fazla uzattım sanırım ve asıl konumuzu uzun uzun anlatmaya başlıyorum:)
İstanbul Modern'in resmi olarak açılışı her ne kadar 2004 yılı olsa da, fikri temellerinin atılması 1987 yılına kadar geri gidiyor. İstanbul Sanat ve Kültür Vakfı (Kurucuları Eczacıbaşı Ailesi) 1987'de, bugün İstanbul Bineali olarak adlandırılan 1. Uluslararası Çağdaş Sanat Sergisini açıyor ve sergiye gösterilen ilgiden etkilenerek kalıcı/ daimi bir müze kurmayı düşünmeye başlıyorlar.
Ama bu istek ne yazık ki 2003 yılına kadar hayata geçemiyor. Birkaç farklı yerde sürekliliği olmayan teşebbüsler oluyor. 2003 yılında ise, İstanbul 8. İstanbul Bineali, Tophane Meydanı 4 no'lu antrepoda gerçekleşiyor. Yani şu an müzenin olduğu alanda. Bu arada 4 no'lu antreponun açılışı 1957-58 yıllarına denk geliyor. Yani aslında eski bir yapı. Dönemin Başbakanının bu mekanın daimi olarak müze olmasını onaylaması ile İstanbul Modern'in hizmete girme süreci başlıyor. 8000m2'lik bu depo binası 2004 yılında modern bir müzeye dönüşerek 14yıl boyunca kesintisiz olarak bu alanda hizmet veriyor.
2018 yılına gelindiğinde binanın yenilenmesi, çevrede meydana gelen değişiklikler sonrasında müze kapanıyor ve geçici olarak Beyoğlu'nda bir binada hizmet vermeye başlıyor. Şu an ki binanın 2023 yılında hizmete girmesi ile de müze tekrar evine dönüyor:) Unutmadan yeni müze binası Dünyanın önde gelen birçok kuruluşu, basın yayın organı tarafından mimari anlamda pek çok ödüle layık görülen başarılı bir bina:)
İçeride ne göreceğiniz kısmına ısrarla geçmediğimin farkındayım:) Ama sanat konusu biraz farklı bir bakış açısı gerektiren, başka bir konu. Herkesin, her baktığında farklı şeyler gördüğü yada hiçbir zaman bir şeyler göremediği bambaşka bir dünya:) O yüzden içeride bu sanatçının şu eseri var, mutlaka gidin, görün gibi bir yazı kaleme almak pek bana göre değil:) Özellikle sanat ve bu tarz eserler konusunda o seviyede bir entellektüel değilim. O yüzden ben bildiğim yerden, yani mekanlara, müzelere, işletmelere ulaşılabilirlik ve tarafsız yorum konusundan devam ediyorum:)
Müze pazartesi hariç, haftanın her günü 10.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık. Salı günleri 10.00-14.00 saatleri arasında 18-25 yaş aralığındaki gençlere, perşembe günleri yine 10.00-14.00 saatleri arasında Türkiye'de ikamet eden ziyaretçiler için ücretsiz. Ücretsiz olup, olmaması önemli mi? Bence önemli, çünkü müzeye giriş ücreti 230 TL. İndirimli ücret ise; 150 TL. İndirim hakkına sahipseniz bir derece makul ama indirimsiz fiyatı az değil:) Tek kişi için dışarıda, vasat bir mekanda, bir öğün yemek parası:) O yüzden imkanınız varsa ücretsiz olduğu günlerde gelmekte fayda var. Hem hafta içi olacağı için müze ziyaretiniz daha keyifli ve sakin geçecektir.
Hafta sonu da aşırı bir kalabalık olmuyor ama yine de ben gişede biletle uğraşmak istemiyorum derseniz, müzenin resmi sitesinden on-line bilet alabilirsiniz.
Çok kısa ulaşımdan da bahsedip, müze içeriğine giriş yapacağım. Tramvay, otobüs, vapur ve kendi aracınız:) Müzeye her türlü toplu taşıma aracı ve özel aracınız ile kolayca ulaşabilir, kendi aracınız ile gelmeniz durumunda ise Galataport'un ücretli ve devasa otoparkını kullanabilirsiniz.
Müze binasının hem deniz tarafından, hem de Tophane Meydanı tarafından girişi var. İlk giriş katında biletinizi alıp, asansör ile teras katına çıkmanızı, oradan deniz tarafında boğaz ve Tarihi Yarımada, diğer tarafta ise Galata Kulesini izleyerek müze gezinize başlamanızı tavsiye ederim. Teras sonrası katlarda, süreli ve sürekli sergi alanları, fotoğraf sergi alanı, kütüphane, sinema, eğitim ve sosyal projeler bölümü/ alanları, kafe, restoran ve alış veriş için mağaza bulunuyor. Sanata bakış açınıza göre 2 saatten 4 saate kadar vakit geçirebileceğiniz bir müze.
Peki bu müzenin amacı ne? Modern ve çağdaş sanat eserlerini, fotoğrafları, tasarım ve mimari yapıtları uluslararası çapta sergilemek bu müzenin temel amacı. Kuruluş maksadı ve devam eden geleneği bu şekilde. Tabi bunun yanı sıra kültürel kimliğimizi uluslararası ortama yansıtmak ve temsil etmekte amaçlarından birisi.
Baktığınız zaman hemen yanında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ile az ötede Dolmabahçe Sarayında Resim Müzesi gibi dünya çapında önemli eserlerin sergilendiği müzeler de var. Ama buranın formatı, vermek istediği, sergi konsepti onlardan daha farklı. Bir farkı da sahip olduğu etkinlik alanları ile sanatseverlerin de sanata katılmalarını amaçlıyor olması.
Tabi 2-4 saat sonra ne yapacağız bütün gün diyenler için, müzenin bulunduğu konum çok güzel. Bir kere Galataport başlı başına bir cazibe merkezi. Bununla birlikte Tophane; tarih kokan, tarihi eser ve binaların çok olduğu bir yer. Diğer taraftan doğusunda yer alan Karaköy ile kuzeyinde yer alan Beyoğlu sokakları buraya yürüme mesafesinde. Eğer gününüzdeyseniz ve yürümeyi seviyorsanız etrafta keşfedilecek onlarca sokak, onlarca yer var:)
Kısa bir yazı ile müze ziyaretlerime bir yenisini daha eklemenin mutluluğunu yaşıyorum:) Yeni yazılarda görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın.
2 Yorumlar
Ben gidemem ve gidebileceğimi sanmıyorum ama gitmek isteyen tüm tanıdıklarıma blog linkini yolladım. Başka yerde bu kadar elenmiş ve nitelikli bilgi bulamazlardı sanırım.
YanıtlaSilSevgiler
Çok teşekkür ederim, çok naziksiniz:)
Sil