Kapadokya - Çavuşin |
Güzel Atlar Diyarı anlamına gelen Katpatuka (Kapadokya) bugünkü yazımızın konusu. Aslında Kapadokya gezi rehberini ilk başta tek yazı olarak hazırladım. Ancak yazıyı tek seferde başından sonuna kadar kendim bile okuyamayınca bölümlere ayırmaya karar verdim:) Çok ama çok uzun olmuş.. O yüzden çoğunlukla "Genel, Ulaşım, Keşfet ve Tavsiyeler" başlıkları altında yazdığım yazılarımı, bu yazı için, yine aynı başlıklar altında ama bu sefer 3 yazı dizisi olarak sizlerle paylaşacağım. Rehberin faydalı olacağına inandığım için, yazıdan kopmalar olmasın istemiyorum. Zaten emin olun her yazı dizisi tek başına da sizlere faydalı bilgiler verecek. Birleştirince ise gitmek isteyenler içim tam anlamıyla güzel bir gezi rehberi olacak:)
İlk yazı dizimiz Kapadokya hakkında genel bilgileri ve ulaşımı kapsayan konulardan oluşuyor. Bu bölümü pas geçip okumak istemeyenler için Gezilecek Yerler yazısı burada :)
Genel:
Kapadokya'yı anlatmaya başlamadan önce bilinmesi gereken ilk konu, bu bölgenin neresi olduğunun anlaşılması. Kapadokya ne bir il, ne bir ilçe, ne de bir kasaba/ köy:) Her ne kadar Nevşehir İli ağırlıklı ev sahipliği yapıyor olsa da, Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine kadar yayılan bölgenin tamamına Kapadokya ismi veriliyor. Bu da tamamen Roma Dönemine kadar dayanan tarihi belgelerden jeolojik incelemelerden anlaşılıyor. Bölgede en çok ziyaret edilen yerlerin başında ise; Uçhisar, Göreme, Ürgüp, Avanos, Derinkuyu ve Ihlara geliyor. Ben de size KEŞFET kısmında bu başlıklar altında Kapadokya Bölgesinin gezilecek yerlerini tanıtacağım.
Bölgede ki ilk yaşam izleri Paleolitik (yontma taş devri) döneme dayanıyormuş. Ancak yaklaşık 60 milyon yıl öncesinde aktif birer yanardağ olan Erciyes, Hasan Dağı ve bunların arasında ki Güllü Dağları aktif hale geliyor ve lav püskürtmeye başlıyor. Tabi böyle olunca bölgede uzun süre yaşam olmuyor. Ta ki neolitik dönem dediğimiz taş devrinin sonuna kadar. Bu arada milyonlarca yıl önce Kapadokya aslında bir iç denizmiş. Ancak az önce yazdığım yanardağların patlaması sonucunda bu özelliğini kaybetmiş. Sonrasında olanlar ise alt paragraflarda:)
Biraz teknik bilgilerle devam edelim:) Lavların oluşturduğu küller önce yumuşak bir tüf (çabuk ufalanıp, parçalanabilen bir çökelti taşı) tabakası oluşturuyor. Sonra bunların üzerini bazalttan oluşan lav tabakaları kaplıyor. Bazaltlar çatlayıp parçalara ayrılıyor. En sonunda da yağan yağmurdan, ısınıp, soğuyan havaya kadar bir çok meteorolojik etkiyle sert bazalt kayalardan, şapkası olan koniler oluşmaya başlıyor:) Tabi bazalt örtüsü olmayan yerlerde de bir sürü vadi meydana geliyor ve bölge bugünkü yapısına kavuşuyor. Dönemin ilk insanları bu oluşumlarda perilerin yaşadığına inandığından bunlara zamanla peri bacası denmeye başlanıyor. Bilinen efsane bu şekilde, doğru mudur bilemem:)
Bölgede ki doğal oluşumlardan sonra yine yaşam belirtileri tespit ediliyor. Tarihi kaynaklara göre bilinen ilk medeniyeti Asurlular. Anadolu'da yazının ilk görüldüğü dönemler bu medeniyet zamanındaymış. Sonrasında ise bölgeye damgasını vuran Hitit dönemi başlıyor. Meşhur yeraltı şehirlerinin geçmişi de bu medeniyet zamanına denk geliyor. Arkasından Friglerin tarih sahnesine çıkmasıyla bölgede ki Hitit şehirleri tek tek yıkılıyor ve Genç Hitit Dönemi denen, biraz da karanlık bir dönem başlıyor. Ta ki Persler bölgeyi ele geçirinceye kadar.
Yazının başlığı olan Katpatuka, Pers dilinde Güzel Atlar Diyarı demekmiş:) Perslerin hükümranlığı ise Büyük İskender'e kadar sürmüş. Büyük İskender, Persleri yenmiş ama Kapadokya halkının direncini pek kıramamış ve o dönemde Kapadokya Krallığı kurulmuş. Uzun süre bölgeye hakim olsalar da zamanla Roma İmparatorluğu'nun bir eyaleti haline gelmişler. Bu dönemden sonra ise bölge Hristiyanlar için çok önemli bir din merkez haline gelmiş ve Kapadokya'nın hikayesi yeniden yazılmaya başlamış:)
Bu dönem aynı zamanda Hristiyanlığın yeni yayılmaya başladığı ve resmi bir din olarak henüz kabul edilmediği zamanlar. Yani bu dini kabul edenlerin Roma İmparatorluğu tarafından baskı gördükleri ve yaşadıkları şehirlerden göç etmek zorunda kaldıkları, zulme maruz kaldıkları dönemler. Ve Kapadokya kaçmak, saklanmak için doğal oluşumları ile ideal görülen yerlerin başında gelmiş. Kısacası 4üncü yüzyılda Kapadokya bölgesi ilk Hristiyanlar için, dinlerini yaymak ve baskılardan kaçmak adına merkez üslerden birisi oluyor. Zaten baktığınızda, bölgede sonradan başka medeniyetler hükümranlık sürmüş olsa da eserler, yapılar genelde bu döneme ait. Yeni gelenler pek birşey yapmayıp, var olanı kullanmış:)
Sonrasında ise bölgede Selçuklu ve Osmanlı dönemleri başlıyor. Selçuklu döneminde bölge sakin ve huzurlu. Bir nevi Mezopotamya gibi dinlerin, dillerin buluştuğu, barış içinde yaşadığı bir bölge oluyor. Ancak Moğolların bölgeyi yakıp yıkmasıyla Selçuklu dönemi bölgede sona eriyor. Sonrasında Osmanlı dönemi başlıyor ve Selçuklu zamanında ki sistem işlemeye devam ediyor. Osmanlı dönemi bölgenin en huzurlu ve en çok kalkındığı dönem olarak kabul ediliyor. Ve bölgede 1920'li yıllara kadar Hristiyan halk yaşamaya devam ediyor. Ancak 1924-1926 yılları arasında ki mübadelede, bölgedeki son Hristiyan halk ayrılıyor. İlginç bir konuda 1950'li yıllara kadar fotoğraflarda gördüğünüz doğal oluşumlarda yaşam devam ediyor:)
Bölgede dikkat çeken bir kaç konuyu daha açıklayarak Ulaşım kısmına geçelim:) Bölge ile ilgili en çok bilinen yada duyulanlar; Kapadokya evleri (kayalara oyularak yapılan), yeraltı şehirleri, güvercinler, atlar ve üzüm bağları.
Evler yukarıda kısmen bahsettiğim gibi doğal oluşumlar sonucunda ortaya çıkan peri bacalarının/ kayalıkların oyulması ile yapılmış yerleşim yerleri. 1950'li yıllara kadar nasıl olmuş da insanlar burada yaşamış anlamak gerçekten zor ama yaşamışlar:)
Bugün bölgede 200'e yakın yeraltı şehri olduğu tahmin ediliyor. Ancak şu an bunlardan 7 tanesi turizme kazandırılmış durumda. İlginç olan ise tüm bu yeraltı şehirlerinin gizli geçitlerle birbirine bağlı olduğunun tespit edilmiş olması:) Anlayacağınız ayrı ve kocaman bir başka dünya da yer altında var:) Halen sırlarını koruduğu söylenen yeraltı şehirleri ilk olarak askeri maksatlı yapılıyor. Saldırılarda halkın kısa süreli saklanması, düşmana tuzaklar kurulması maksadıyla yapılıyor. Sonrasında ise zulümden kaçan Hristiyanların uzun süreli barınmasına yardımcı oluyor. 30.000 kişi alan yeraltı şehri olduğu söyleniyor:)
Çoğu ziyaretçinin dikkatini pek çekmese de hemen her kaya oluşumunun üst tarafında güvercinlikler var. Güvercinler hemen her dinde saygı duyulan, kutsal kitaplarda adı geçen bir hayvan olsa da bu bölgede özellikle yetiştirilmesinde ki asıl sebep, bu hayvanın gübresinden faydalanılması:) Kısıtlı tarım alanlarının, özellikle bahçelerin veriminin artırılması ve daha fazla ürün alınabilmesi için güvercin gübresi nesilden nesile kullanılmış.
Atlara gelince:) Persler zamanında hem güzel, hem de vahşi atların çokluğu nedeniyle bu isim verilmiş. Şu an vahşi at var mıdır bilmiyorum ama özellikle Avanos tarafında ki at çiftliklerinde güzel cins atlar olduğu söyleniyor. Sanırım mevsimden dolayı ben hiç at göremedim ve atlı turlara da rastlamadım:) Bölgenin tamamına yakınında at heykelleri her yeri süslüyor ama dediğim gibi ben hiç canlı at göremedim:)
Son olarak üzüm bağları mevzusu var. Üzümcülük bölgenin en önemli geçim kaynaklarından birisi ve özellikle Ürgüp bölgesi üzüm yetiştiriciliği konusunda Ülkemizin en önemli bölgelerinden birisi. Tabi buna bağlı olarak şarapçılık da gelişmiş. Özellikle bölgenin Hristiyan hakimiyetinden kalan şarapçılık üretim kültürü halen devam ediyor. Genel bilgiler bunlar:) Geçelim Ulaşım kısmına.
Ulaşım:
Ulaşım için alternatif çok:) Birinci seçenek benim yaptığım gibi turla gitmek yada şehirler arası otobüsleri kullanarak ulaşım sağlamak. Eğer kışın karlar altında ziyaret yapacaksanız, benim şahsi fikrim en güvenli ulaşım yöntemi turla gitmek ve orada tur kafilesi ile gezmek.
Diğer seçenek ise uçak ile ulaşım ve sonrasında araba kiralama. Bu diğerine göre biraz daha maliyetli ama geleceğiniz şehre göre yorgunluk ilk seçeneğe göre biraz daha az olacaktır. Burada bilmeniz gereken, gezi noktalarının hepsine şehir içi ulaşım vasıtaları ile gitme imkanınız yok. Bu yüzden araba kiralamak her hâlükârda zorunlu:) Turizm merkezi olması nedeniyle hem Nevşehir'de, hem de Kayseri'de havaalanı var ve gezilecek noktalara yada konaklama yerlerine uzak değil.
Son alternatif ise kendi aracınız ile gitmek. Bence en güzeli kendi aracınız ile gitmek ama gideceğiniz mevsim ve ekonomik şartlar bu seçeneği epey etkileyecektir.
Aslında bir seçenek daha var ama tercih eder misiniz bilmiyorum. Ankara-Kars tren seferleri Kayseri'de duruyor ve buradan Nevşehir'e olan mesafe yakın. Kayseri'den araç kiralayarak yada toplu taşıma kullanarak Nevşehir'e ulaşım mümkün.
Ulaşımla ilgili söyleyeceğim en önemli husus ise kış mevsimi:) Eğer olur da arabanız ile giderseniz, arabanızda kış lastiği olsa dahi ciddi bir karda araba kullanma tecrübesine sahip olmalısınız. Ana yollar sıkıntılı olmuyor ama gezilecek yerler için kullanılan yollar karla kaplı yada buzlu oluyor. Ben gezi öncesi arabayla bireysel gezi yapıp, yapmamak konusunda çok düşündüm ama iyi ki bunu tercih etmemişim:) Tabi dediğim gibi işin birde ekonomik kısmı var ki onu tavsiyeler kısmında kısaca yazarım:)
İlk yazı dizimizin sonuna geldik:) Bir sonra ki bölümde detaylı olarak Kapadokya Bölgesini keşfedeceğiz. Vakit ayırıp okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim:)
35 Yorumlar
Those underground cities must be amazing to see. Looks like you have lots of snow. Enjoy your day.
YanıtlaSilIt was really good to visit this place.. Thank you Bill, happy sunday:)
SilKapadokya deyince aklıma ilk gelen atlar ve yeraltı şehirleri. Beni çok büyülüyor açıkçası. Sanrıım buraya bir de baharda gitmek gerek, muhteşemmiş.
YanıtlaSilElinize sağlık, harika aktarmışsınız, çok keyif aldım yazıyı okurken. :)
Bahar ayı için yeniden gitmek en büyük isteğim, özellikle atlar ve balonlar için:) Çok teşekkür ederim, mutlu haftalar şimdiden:)
SilCanlı at görmedim :)
YanıtlaSilHep heykel, hep heykel hocam:)
SilKapadokyanın kelime anlamı (Güzel Atlar Diyarı ) ne kadar da güzelmiş. Çok hoşuma gitti. Neden daha önce öğrenmemişim diye düşündüm hem de iki kez gittiğim halde. Biz gittiğimizde bahardı. Birinde eşimle, diğerinde öğrencilerimizle gezmiştik. Bembeyaz kar örtüsünün altında da çok çok güzel ve çok büyüleyici bir yer. Harika hazırlanmış bir yazıydı yine Sezgin Bey. Gideceklere rehber olsun. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Sibel Hanım:) Sonraki 2 yazı daha keyifli diye düşünüyorum:) Baharda tekrar gitme isteğim var ama kısmet bakalım. Mutlu haftalar diliyorum şimdiden:)
SilKapadokya'nın bu denli kar yağmış halini sayenizde gördüm:) İç Anadolu soğuğu çok serttir, donmuşsunuzdur sahiden. Güzel atlar bile yok olmuş ortadan baksanıza:)
YanıtlaSilGAP gezimizde son durağımızdı ama yeterince gezemedik. 15 yılı geçmiştir ilk gidişimizde Derinkuyu'ya inmiştik. Ne kadar etkilenmiştim. Dışarıya hiç çıkmadan nasıl bir sistemle o kafar uzun yaşayabildiler orada?
Anlatım ve rehberlik o kadar harika ki yine, bölgeyle ilgili bu kadar detay bilmiyordum. Diğer bölümleri de merakla bekliyorum. Emeklerinize sağlık diyor, keyifli bir hafta diliyorum:)
Karlı manzaralar gerçekten eşsizdi ama sanırım göremediklerim içimde uhde kaldı ve baharda tekrar gitmek niyetindeyim:) Derinkuyu'ya bizde indik ve ben içeride ilerlemekte zorlandım, 10 dakika daha dursak muhtemelen havlu atardım:) Ve dediğiniz gibi insanların uzun süreli orada yaşamaları inanılır gibi değil... Çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için, sonraki bölümler daha keyifli olacak diye düşünüyorum:)
SilSize de keyifli bir hafta olsun, saygılarımla:)
Kar çok yakışmış mekana :) Güzel atlar diyarı ismi de bir o kadar güzel.Masalsı görünümüne pek bir uygun düşüyor.
YanıtlaSil50'lere kadar yerleşim yeri olarak kullanılmasını garipsemedim.Doğuda da benzer kullanım alanları olduğunu biliyorum çok da uzak sayılmayan tarihlerde.
Kar çok güzeldi ama çok soğuktu:) Hayatımda görmediğim bir soğuk vardı... Artık bir süre Ankara'nın doğusuna geçmem diye düşünüyorum:))) İnsanların 1950'lere kadar yaşadığı yerler olması gerçekten tuhaf. Doğuda da dediğiniz gibi benzer yerler var ama burası bir tuhaf:)
SilTarihi bilgileri ilgiyle okudum. O kadar geniş alana Kapadokya dendiğini bilmiyordum. Nevşehir' e gitmiştim, keyifli bir geziydi. En çok peri bacalarını seviyorum. Atlara denk gelsem ben de binmek isterdim. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim:) Atlara binmek, fotoğraflamak benim de hayalimdi ama olmadı:(
SilGitmek istediğim bir yer ama maalesef kısmet olmadı..
YanıtlaSilİnşallah kısa zamanda kısmet olur. Ülkemizde görülmesi gereken güzel yerlerin başında geliyor:)
Silherkesin ziyaret etmesi gereken bir yer gerçekten, tarihi bilgiler vermeniz de çok güzel bölgeyle ilgili o kadar eski bir tarihin olduğunu bilmiyordum :)
YanıtlaSilKesinlikle görülmesi gereken güzel yerlerden ve her mevsimi ayrı güzel gibi duruyor:) Teşekkür ederim.
SilInstagramdan da bu gezinizi ilgiyle takip etmiştim 😊İnanılmaz güzel farklı dokusu olan yerler..Çok gittim her seferinde daha da hayran oldum.
YanıtlaSilHele o yeraltı şehirleri yok mu ,muhteşem bence..
Emeklerinize sağlık:)
Çok teşekkür ederim:) Instagram da biraz daha önceden paylaşmış oluyorum ve ne yazık ki yazmak biraz vaktimi alıyor:) Yeraltı şehirleri başlı başına gezilecek, zaman ayrılacak yerler:)
SilKarlar altında nasılda güzel gözüküyor ama...
YanıtlaSilBeni de çok etkiledi:) Senin geziden sonra kafama koymuştum ve bu da aradan çıkmış oldu:)
SilDağın içine inşa edilmiş güzel bir site. Çok iyi rehber! İspanya'da da yaşanabilir mağara evlerin olduğu yerler var.
YanıtlaSilSarılmak, SZGNBSL :)
Çok teşekkür ederim değerli dostum:) İspanya'ya kucak dolusu sevgiler:)
SilDoğanın muhteşem güzelliği.fotoğraflar çokgüzel.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, sağolun 🙏 ☺️
YanıtlaSilKapadokya yıllardır en çok gitmek istediğim yerlerin başında gelir:))) İnstagram hikayelerinizden fotoğraflara keyifle bakmıştım, çok güzel kareler çekmişsiniz:))) Çok güzel bilgiler vermişsiniz, emeğinize sağlık:))) Manzarası çok güzel, kışın gitmek istemem, dediğiniz gibi çok soğuk:)
YanıtlaSilBeğenmenize sevindim:) Bende bir daha asla kışın gitmem, inanılmaz bir soğuktu gerçekten:) Aklıma geldikçe üşüyorum... Instagram buradan biraz daha önce geliyor, paylaşımlar açısından tabi:) Yoksa blog her zaman ilk önceliğim:) Teşekkür ederim:)
SilKapadokya'yı gittiğimde çok sevmiştim; ama kar yağmış hali de ayrı bir güzelmiş. Ben baharda gittiğimde bile çok soğuktu, kışın düşünemiyorum :)
YanıtlaSilBende şu an baharda gitme hayalleri kuruyorum:) Ama bu yorumunuz sonrası Mayıs gibi daha iyi olur sanki:) Teşekküür ederim.
SilOh I don't like snow, I only like to see it on tv far away from me ahahah!!
YanıtlaSilHave a great week!
marisasclosetblog.com
:))) Beleive me, it was really good to see this place in the winter:)
SilMerhabalar Sezgin Bey.
YanıtlaSilHep Kapadokya olarak bildik ama, bir türlü tarihçesine göz atıp araştırmaya fırsatımız olmadı. Aslında tarihi yönüyle benim ilgilenip araştırma yapmam gerekirdi ama bir türlü fırsat bulamamıştım. Paylaşımınız sayesinde ön bilgiler edindiğim Kapadokya'nın tarihi adının Katpatuka, yani "Güzel Atlar Diyarı" olduğunu öğrenme şansı yakaladım. Teşekkür eder, kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Kapadokya komşu ilimiz sınırları içinde olup, benim memleketime de yakındır. Birkaç kez Kapadokya'yı ziyaret etme şansı yakaladım. Ancak, bir de orasını sizin gibi kış mevsiminde ziyaret etmek varmış. Paylaşım için tekrar teşekkür ederim.
Kapadokya, beni gerçekten çok etkilemişti. Kapadokya'yı her yönüyle yaşamak ve anlamak gerekiyor.
Selam ve muhabbetle.
Kayseriye eşimin kuzenine uğrayıp Kapadokya'yı görme şansı bulmuştuk, efsanevi bir yer gerçekten. Yazın gitmiştik ve manzara müthişti. Bu arada yeni gelenlerin eskilerden kalanları sömürmesi günümüzde de devam etmekte, demek pek değişen bir şey olmamış :D
YanıtlaSilKesinlikle sömürü sistemi aynen devam ediyor :))) Baharda ve yaz aylarında daha güzel olduğu kesin. Kar manzaraları da güzel ama kar işte, her yer bembeyaz :)))
Sil