Garipçe Köyü Gezi Rehberi

Yavuz Sultan Selim Köprüsü

İstanbul'un gezmesi keyifli ama bir o kadar da kalabalık tarihi semtlerinden sıyrılıp, size kısa bir doğa gezisi yaptırmak istiyorum. Hem de İstanbul'da:) Bu yazıda ve bir sonrakinde anlatacağım her iki yer uzun zamandır aklımda olan, ama hem mevsim, hem de mesafeden dolayı biraz geciktirdiğim yerlerdi:) En nihayetinde İstanbul'un Avrupa yakasında ve kuzey yönünde ki son yaşam noktaları:) Ve doğa ile iç içe olduklarından yağmurda, çamurda gezilecek yerler değil.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum; buraya gitmeden önce yaptığım araştırma da etrafın pis, insanların kaba olduğu yönünde birçok yazıya rastladım. Ama benim gördüğüm, özellikle kale koruma altında olmamasına rağmen, yazılıp çizildiği kadar kirli olmadığıydı. Evet bazı yerlerde çöp olayı vardı ama bu yörede yaşayan insanların değil, buraya ziyarete gelenlerin çöpleriydi:) Bununla birlikte köy halkından kimse ile diyaloğum olmadı ama restoran/ kafelerin çalışanları son derece kibar insanlardı. 

Garipçe Köyü:

Garipçe Köyü Meydan

Garipçe geçmişte büyük ihtimalle çoğumuzun hiç duymadığı, adı sanı az bilinen bir köydü. Ama Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün inşası esnasında ve sonrasında adı bolca duyulmaya başlayan, en azından basında popüler olan bir yer oldu. O dönem hatırlarsanız, köprü ayağı ve civarındaki yerlerin değerinin çok artacağı yönünde televizyonlar sürekli haberler haber yapıp duruyordu. Şu an halen son derece bakir ve sessiz bir yer olarak duruyor ve umarım öyle kalmaya da devam eder:) 

Özellikle de İstanbul'un kalabalığından kaçmak isteyenler için ideal bir yer olduğu çok açık. Hafta sonları nasıl kalabalık olabileceği konusunda bir fikrim yok ama hafta içi huzur bulunacak sakin bir yer.

Garipçe Kalesinden Boğaz Manzarası

İsmi ile ilgili onlarca söylenti var ama bana en mantıklı geleni yazacağım:) Bir kere bu köyün %85'lik kısmı ormanlık, %5'i yol ve sadece %10'luk kısmı yaşama elverişli alan:) Ve yerleşim için en müsait alan kayalıklar arasında olan ufacık bir koy. Haliyle de büyüme şansı ve balıkçılık dışında geçim kaynağı olmayan bir yerleşim. Tüm bunlardan dolayı Osmanlı zamanında "gariban" kelimesinden esinlenerek Garipçe dendiği yönünde rivayetler var ve kulağa mantıklı geliyor:)

Peki bu şirin ama çok küçük köye nasıl gidilir? Ne yapılır? Gezilecek yerleri nerelerdir? Bu soruların cevaplarını kısa kısa vermeye başlayalım.

Garipçe Koyu Konum

Köy Rumeli Kavağı ile Rumeli Feneri arasında, Sarıyer'e yaklaşık 10 kilometre mesafede. Ayrıca ilçe olarak Sarıyer'e bağlı. Yolları son derece güzel ve sakin. İstanbul'un yoğun trafiğinden kurtulduğunuz anda sizi ormanlık alan içinde keyifli bir yolculuk bekliyor. Ayrıca buraya İETT ile ulaşım imkanı da var. 

Kalabalık durumuna göre merkezdeki balıkçılar önüne yada birkaç tane ara sokağa araba bırakabilirsiniz. Ama köy gerçekten çok küçük ve görmeden bunu anlamak zor. Çok değil, 20 araba sizden önce gelse, merkezde araba bırakma şansınız yok:) Hatta 50 araba gelse köy girişinde kalma ihtimaliniz de var. 

Köyün içinde ve meydan diyebileceğimiz yerde, bence gezilecek bir alan yok. 2-3 tane balık restoran, bir tane koruma altına alınmış ve muhtemelen yakında restore edilecek olan yıkık ev ile köy camisi dışında bir şey göremedim. Öyle sokaklarında kaybolunacak, eski evlerin olduğu bir yer değil. Birçok kaynakta büyük liman diye bir yer olduğu, orada hamam, kilise, kale duvarı ve yıkık evler olduğu yazıyor. Ama ben bunların hiçbirini görmedim:) Ayrıca diğer koylara tekne turları düzenlendiği de yazıyor ama ben bunları da göremedim:)

Koruma altına alınan yıkık ev

Buradaki balık restoranlar aynı zamanda geç kahvaltı hizmeti de veriyor. Burada geçireceğiniz zaman, eğer yemek yada kahvaltı işine girmeyecekseniz, en fazla 10 dakika :) Bir sonraki durağımız ise meydandan araba ile 5 dakika mesafede ki Garipçe Kalesi. Köyün her yerinde tabela desteği son derece iyi.

İşte burası Garipçe'nin en güzel yeri. Osmanlı Devleti'nin gerileme döneminde, Sultan III. Mustafa, kaleyi 1757-1774 yılları arasında yaptırıyor. Boğaz'a girmesi muhtemel düşman gemilerine karşı savunma maksadıyla yapılan kale, Cumhuriyet döneminde bir ara Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından da kullanılmış. Ancak uzun zamandır boş ve kaderine terk edilmiş durumda. Kale ve çevresi tel örgülerle kapatılarak, kısmen bir koruma sağlanmış. Anladığım kadarıyla zaman zaman da dökülen, kopan yerleri için onarım yapılıyor. Ancak restorasyon değil, bildiğiniz sıva ile duvar örme, kapama şeklinde onarımlar var. Aslında turizme kazandırılma potansiyeli var ama bir hareket yok:) Bu kadar ilgisiz kalmasına rağmen de son derece sağlam görünüyor. 

Garipçe Kalesi

Kale'nin dışarıdan görünen yüzü ile Karadeniz ve boğaza bakan harika bir manzarası var. Ve bir de kalenin içi. Kale içi gerçekten ilginç. Bugüne kadar gördüğüm en büyük iç hacme sahip kalelerden ama ilgisiz kaldığı için tamamını gezmek mümkün değil. Aslında dar ve sıkışık değil, hatta epey geniş odalar var. Ama karanlık olduğu için basacağınız yeri görememek tedirgin ediyor. Özellikle kalenin içinden boğaz manzarasına çıkan geçit sonrası düzlük çok güzel.

Kale içi odalar

Kalenin hemen karşısında, tepede, yapım tarihi ve yaptıranı bilinmeyen bir de gözetleme kulesi var ama oraya araba ile çıkış yok. Yürümeniz gerekiyor ve açıkçası yolun nasıl olduğunu bilmiyorum. Çünkü ne kale, ne de gözetleme kulesi Kültür Varlığı olarak geçmiyor. Bu yüzden oraya çıkan yolun iyi durumda olmama, çıksanız bile kulenin emniyetli olmama ihtimali yüksek. Gitmeye karar verirseniz dikkatli olmakta fayda var.

Garipçe'de gezilecek yerler bundan ibaret:) Birde köyden çıkarken, ana yola doğru bir iki tane restoran, kafe var. Ben bunlardan birine girdim. İnanılmaz güzel manzarası olan ama verilen hizmete göre pahalı bir yerdi. Yine de en azından bir çay/ kahve için durup dinlenilebilir. Buradan da özellikle kuzey yönünde güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.

Garipçe Köyü çıkışındaki kafeden manzara

Ben Garipçe Köyü'ne vardığımda saat neredeyse öğlene geliyordu ve köy merkezinde bir kaç araba, kale de aynı şekilde 3-4 tane araba vardı. Ama kaleden çıktığımda 10'a yakın araba ve bir sürü insan gelmeye başlamıştı. Eğer mümkünse erken saatlerde gelin. Hatta imkanınız varsa arabanızın bagajına sandalye ve ufak tefek yiyecek-içecek koyarak boğaz ve Karadeniz manzarasına karşı keyif yapın:)

Garipçe Köyü

Garipçe Köyü için vereceğim ilk tavsiye mevsim:) Yağmurda, çamurda ve karda gezilecek bir yer değil. Amacınız sadece balık yiyip dönmekse İstanbul'da buradan çok daha güzel yerler var. O yüzden çevreyi de keşfetme niyetinde olacaksanız, en ideal mevsim ilkbahar. Kıyafet ile ilgili vereceğim özel bir tavsiye yok. Yolu belli olmayan gözetleme kulesine çıkmadığınız sürece nasıl giyindiğinizin önemi olmayan bir yer. Çünkü sizi yürümeye zorlayacak kadar büyük ve çok fazla dağ bayır yok:)

Yukarıda da detaylı yazdığım gibi gezilecek yerleri yok denecek kadar az ve burada geçireceğiniz zaman çok fazla olmayacaktır. O yüzden burası ile birlikte başka yerleri de planlamak iyi olacaktır. Ben buraya ilave olarak Rumeli Feneri Köyü ve Milli Parklar Kuş Gözlem Kulesi'ni de dolaştım. Benim açımdan çok güzel bir gün oldu.

Karadeniz manzarası

Garipçe'de fotoğrafçılık anlamında sadece manzara fotoğrafı çekebileceğiniz yerler var. Kale sağlam ama fotoğraflanacak tarzda, kulesi, surları olan bir yapı değil. O yüzden hem Karadeniz, hemde Boğaz tarafına doğru teleobjektif ile harika manzaralar, gemi fotoğrafları çekebilirsiniz.

Eğer İstanbul'da ikamet edip halen gitmediyseniz (tabi imkanınız varsa) 1 tam gününüzü bu bölgeye ayırıp, gerçekten huzurlu ve sakin bir gün geçirip, eve mutlu bir şekilde dönebilirsiniz. Vakit ayırıp okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim:)

Yorum Gönder

31 Yorumlar

  1. I wonder if they allow people to bring their torch/flashlight in to the castle so they can see. Have a nice day.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. You are right about the flashlight and it will work. But it has to be strong, because the mobile phone flashlight is not enough:)

      Sil
  2. It must be a really nice place to visit.
    greetings
    Consolas

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Thank you so much :) Have a great evening:)

      Sil
  3. Garipçe'de 3 ay kaldım balıkçı köyü

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 3 ay orada kalmak bence maharet:) Çok sessiz ve ıssız:)))

      Sil
  4. Evet ben de köprü nedeniyle duymuştum bu köyü. Git gelleimizde denk gelirse gitmeli buraya da. bakalım haziran da İstanbul niyetimiz var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir sonra ki yazıda Rumeli Fenerini anlatacağım, orayla birlikte harika bir rota olur:)

      Sil
  5. Beautiful rooms inside the castle!
    Have a nice week!

    YanıtlaSil
  6. Kimseler bilmezken giderdik oraya arkadaşlarımla. Balıkçılar ağ örerlerdi oturur onları izlerdik. Kafe rest. yoktu o zamanlar sadece kahvehane, balıkçıların gittiği. En fazla bu kadar değişmiş, aslında yine de iyi, çok daha fazla değişebilirdi, sevindim yayında görünce :) Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğiniz gibi değişim gösterebilecek bir alana sahip değil:) Olacağı sanki en fazla bu kadar gibi:) Teşekkür ederim, saygılar.

      Sil
  7. İstanbul 'da böyle bir yer olduğunu bilmiyordum:) Kafa dinlemek ve manzara fotoğrafları çekmek için bir alternatif olabilir anladığım kadarıyla..
    Yeme içme açısından fazla beklentiye girmemek lazım sanırım. Hele ki tekne gezisi falan inanmamak lazım:)
    Kalesi güzelmiş beğendim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son yıllarda çokça gündeme gelen bir yer oldu :) Halen bakirken gitmek ve bol bol fotoğraf çekmek lazım:)

      Sil
  8. :) Orası sanırım İzmir'de ki Şirince Köyü. Orası dediğiniz sebeple bir ara çok popülerdi:)

    YanıtlaSil
  9. Yanlış hatırlamıyorsam bu köyün adını ilk kez Y.Sultan Selim Köprüsü yapılırken çok değer kazanacağı ile ilgili haberlerde duymuştum. Yazınızdan anladığım; galiba öyle bir şey olmamış:) Rumeli Kavağı'na kadar gitmiştik. O zaman köprünün inşası bitmemişti. Bu yazınızı o zaman okumuş olsaydım Garipçe'yi mutlaka ziyaret ederdik. Emeklerinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende burayı sizin gibi köprü haberleri ile ilk defa duydum. Sonrasında çok muhabbeti yapılınca listeme aldım ama kısmet geçen haftayaymış:) İstanbul'a geldiğinizde burası önceliğiniz olmasın:) Bol vaktiniz olursa alternatif bir yer olarak aklınızda olsun:) Çok teşekkür ederim:)

      Sil
  10. Merhabalar.
    Garipçe kalesi, Ankara kalesinden daha temiz görünüyor.
    Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  11. Aslında tam kafa dinlemelik bir yer gibi. Bir de dediğiniz gibi gidilecek mevsim önemli, havalar biraz daha sıcakken gitmek daha iyi olabilir sanırım:) Merak ettim:) Sizin yazılarınızı okuyunca anlattığınız yeri hemen gidip görme isteği oluyor:))) Emeğinize sağlık:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, yazıların sizde böyle bir etki bırakıyor olmasına çok sevindim:)

      Sil
  12. I love castles! Places with a lot to learn!
    Have a nice week

    marisasclosetblog.com

    YanıtlaSil
  13. Burayı bilmiyordum, bayağı küçükmüş. Manzaralar güzel ama. Kalenin içi de oldukça ilgi çekici, emeğinize sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) İstanbul'un henüz tam keşfedilmemiş güzel yerlerinden:)

      Sil
  14. Amacınız sadece balık yiyip dönmekse İstanbul'da buradan çok daha güzel yerler var :) Çok doğru hocam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üstelik pahalı yerler:) Gerek yok gibi Hocam:)

      Sil
  15. İns görmüştüm paylaşımınızı. Emeğinize sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim:) Blogger Arkadaşlarımla birlikte en çok destek oradan geliyor:)

      Sil
  16. Sayenizde gitmiş görmüş kadar yaşıyorum teşekkürler

    YanıtlaSil