Bugüne kadar ki müze gezilerim arasında bana en büyük keyfi veren ve her alanında yüzümde koskocaman bir gülümseme oluşturan yerlerin başında burası geliyor desem inanın abartmamış olurum:) Bu yazıda İstanbul'un en eski ve büyük sinemalarından birinin yerinde, tarihi bir binada hizmet veren İstanbul Sinema Müzesi'ni gezeceğiz:)
Türk Sinemasının en sevilen sanatçılarının balmumu heykelleri ve filmlerde giydikleri kıyafetlerden, sinema sektöründe kullanılan teknik malzemelere, afişlerden ilginç dijital uygulamaların yapıldığı bölümlere kadar sizlere birçok değişik tecrübe ve duyguyu aynı anda yaşatacak harika bir müze gezisi için hazır olun:)
Müze pazartesi günleri hariç, her gün 11.00-19.00 saatleri arasında ziyarete açık ve giriş ücreti 30 TL. Müze kart ne yazık ki burada geçmiyor. Konum olarak ise İstiklal Caddesi üzerinde. Bu yüzden ulaşım ile ilgili özel birşey yazmıyorum:) Sadece kendi arabası ile gelenlere, bu bölgede ki tüm ziyaretleriniz için Tepebaşı Katlı Otoparkını tavsiye ediyorum. Konum bilgisine buradan ulaşabilirsiniz.
Bina, 1870'deki yangın sonrası harabe hale gelen bir başka binanın yerine yapılıyor. İstanbul'da geçmişte büyük yangınlar olduğunu bilirdim ama bu yazılar ile aslında ne kadar yıkıcı özellikte olduğunu da anlamış oldum. Bir yangın çıkıyor ve neredeyse şehrin yarısı baştan inşa edilmek zorunda kalıyor... Yangınlar yüzyıllardır dünyanın her yerinde çıkıyor ama özellikle İstanbul'da geçmişte yapılan yapıların neredeyse tamamı ahşap olduğu için, sonuçları hep yıkıcı oluyor. Bugün tarihi yapı sayısı çok olan Avrupa ülkelerinde binaların yüzyıllardır ayakta kalmasının sebebi sanırım taştan yapılmış olmaları. Ama bizim İstanbul'umuzda ne yazık ki ahşap yapılar tercih edildiği için günümüze ulaşan tarihi yapı sayısı çok fazla değil.
Bina ilk olarak konut maksatlı yaptırılıyor. Sultan Abdülaziz'in hem arkadaşı, hem de sarayın sarrafı olan Agop Köçenyan isimli şahıs burayı kışlık konak olarak kullanıyor. Sonrasında bir Ermeni Kilisesi'ne bağışlıyor. Farklı maksatlarla kullanılmaya devam eden yapının ilk kullanım maksadı ise arka bahçesinin at cambazhanesi (bir nevi sirk) olarak kullanılması:) 1930 yılında tekrar el değiştiren bina uzun süre eğlence mekanlarına ev sahipliği yapıyor. Ağırlıklı olarak da ünlü sanatçıları ağırlayan gazinolar hizmet veriyor. Hatta Safiye Ayla'nın ilk sahne aldığı gazinolardan olduğu birçok kaynakta yazıyor.
1940'lara gelindiğinde ise artık buranın bir kültür sanat merkezi olması gerektiğine karar verilerek, 1948 yılında meşhur Atlas Sineması açılıyor. O dönem yaklaşık 1900 kişilik kapasite ve 35 loca ile İstanbul'un en büyük sineması unvanını alıyor. Devam eden yıllarda açılan Küçük Sahne isimli tiyatro ve Kulis Bar'la birlikte o dönemin en çok tercih edilen eğlence mekanlarının başında geliyor.
1992 yılına kadar sürekli el değiştirerek bir şekilde gelen işletme, bu tarihten sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devrediliyor. Bu kurum tarafından yapılan restorasyon sonrası yine sinema olarak hizmet vermeye devam ediyor. Ama sonrasında yine arada açılıp kapanmalar oluyor. En son olarak; 2019-2021 yılları arasında yeni bir restorasyon sonrası Küçük Sahne ve Kulis Bar'ın olduğu alan İstanbul Sinema Müzesine dönüştürülüyor. Atlas Sineması da bu restorasyonla yeniden düzenleniyor ve tek perde olarak bugün halen sinema hizmeti veriyor.
Müzede yaklaşık 130 eser sergileniyor ve bu anlamda dünyanın en iyi üç sinema müzesinden biri olarak gösteriliyor. Müzede sergilenen eserler çok kıymetli ama bina başlı başına incelenip, gezilecek bir yer. Tavan süslemelerinden parkelerine ve mermer şöminelerine kadar tam bir saray yavrusu:) Tavanlarda döneminin ünlü sanatçıları tarafından yapılmış meşhur eserler az önce de yazdığım gibi başlı başına incelenecek eserler.
Müze toplam üç katlı. Üçüncü kat süreli sergiler için ayrılmış alan ve ben oradayken herhangi bir sergi yoktu. Gitmeye karar verirseniz, müzenin resmi internet sitesinden program takvimini incelemenizde fayda var.
İlk kata girdiğinizde sizi "Türk Sinemasının Hafıza Havuzu" isimli alan karşılayacak. Burada dokunmatik dijital bir masa ver. Ve buradan binlerce film ve oyuncu arşivine ulaşabiliyorsunuz. Dünyada ilk defa bir sinema müzesinde kullanılmış ve çok başarılı. Sonrasın da ise Türk Sinemasının değerli sanatçılarının balmumu heykellerini görüyorsunuz. Bu kat insanın çıkmak istemeyeceği türde bir yer.
Yine aynı katta ilgi çekici bir diğer alan ise Yeşil perde:) Yeşil perdenin karşısındaki dijital ekrana yüklenmiş Yeşilçam filmleri var ve oradan istediğiniz filmi seçiyorsunuz. Arkasından kayıt tuşuna basarak yeşil ekranın önüne geçiyorsunuz. Ve böylelikle siz de o film karesinde yerinizi almış oluyorsunuz. Güzel yanı ise; çekim bittikten sonra isterseniz bu kaydı kendi mail adresinize ücretsiz olarak gönderebiliyorsunuz. Burada oyunculuk alanında ne kadar yetenekli olup/ olmadığınızı da görmüş oluyorsunuz:) Ben mesela hiç yetenekli olmadığımı izlediğim kayıtlarda gördüm:)
Yine bu katta ki orjinal alanlardan bir diğeri de "Yeşilçam Telefonda" odası:) Yaklaşık 8 tane ahizeli telefon ve karşısındaki ekranlarda film kareleri var. Siz telefonu açtığınızda karşıdan da ünlü bir sanatçı telefonu açıyor ve film karesi başlıyor:)
Yeşilçam Telefonda |
Burada ki son alan ise Artırılmış Gerçeklik Odası. Burada tabletler var ve istediğiniz birinden filmler izleyebiliyorsunuz. Ama bu alan bana biraz bakımsız ve ilgisiz kalmış gibi geldi:)
Geçelim bir üst kata:) Üst kat ise "Sinema Tarihi Müzesi" olarak geçiyor. Bu alanda; çekimlerde kullanılan kameralar, elle yazılmış orjinal film senaryoları, alınan ödüller, ünlü sanatçıların kullandığı kıyafetler sergileniyor. Aslında burada 10uncu Yıl Nutku'nun çekildiği kameranın da sergilendiğini okumuştum ama ben göremedim. Ya kaldırıldı, ya da ben gözden kaçırdım.
İlk kat daha ilgi çekici gibi görünse de ikinci katta da çok değerli ve nostaljik objeler yayınlanıyor. Her iki katta da gerçekten gezmeye doyamayacağınız alanlar var.
Müze ile ilgili genel anlatacaklarım bu kadar. Burası için özel bir tavsiyem yok. Yılın dört mevsimi keyifle gezebileceğiniz bir yer. Zaten İstiklal Caddesinde olduğu için fazlası ile ilave yer gezip, gününüzü daha keyifli hale getirebileceğiniz bir konumda bulunuyor.
Giderseniz özellikle yeşil perdede, sinema karesinde olmayı mutlaka deneyimleyin:) Hafta sonları nasıl olur bilmiyorum ama ben hafta içi, öğleden önce gittim ve müze boş denilebilecek kadar sakindi. Her alanda istediğim gibi rahat rahat vakit geçirebildim.
Bir müze yazsının daha sonuna geldik:) Bir sonraki yazıda bu bölgede ziyaret ettiğim son müze ile ilave bir bonus yer anlatarak müze dizisine kısa bir ara verip, İstanbul'da güzel bir doğa gezisi ile buluşacağız:) Diğer müze yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz.
Vakit ayırıp okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim.
37 Yorumlar
Buraya gitmiştim yine gitmeyi isterim :) Fotoğrafları görünce zaten yine gidesim geldi :)
YanıtlaSilİkinciye tekrar gidilecek güzellikte:)
SilŞu Covid'i bi atlatım kafa dağımak için kesin giderim :)
SilWow great place, thanks for sharing it!
YanıtlaSilHave a great week ahead!
marisasclosetblog.com
Thank you so much Marisa, happy new week:)
SilSounds like a fantastic museum. I imagine if you love films, this is the place to visit. Enjoy your day!
YanıtlaSilPerfect places for cinema lovers:) You too Bill:)
Silİnteraktif müzeler keyifli oluyor. Ben kamera konusunda çok utangaç biriyim, kaçma şansım varsa fotoğraf bile çektirmem. İyi cesaret etmişsiniz kamera önüne geçmeye :)
YanıtlaSilFotoğraf çektirme ile ilgili bir sıkıntım yok, hatta gittiğim yerlerde kendimin olmasına da dikkat ederim:) Ama film karesinde olmak, çok amatörce bir uygulama olsa da farklı ve stresli bir durum:)))
SilAtlas Sineması dikkatimi çekmişti de Sinema Müzesi hiç dikkatimi çekmemişti yıllarca oralarda fink atmama rağmen. :(
YanıtlaSilVaktiniz olup, tekrar gitme imkanınız olursa mutlaka uğrayın:)
Silİstanbul sinema müzesine hiç gitmedim. İstanbul'a gittiğimde aklımda olsun.
YanıtlaSilKesinlikle çok zevkli:)
SilAtlas sinemasının olduğu pasajın eski halini biliyorum ve o hali de çok güzeldi. Ama şimdi anlattıklarınızı okuyunca neşelendim. Ziyaret edeceğim bir yer daha çıktı bana GalataPorttan sonra :))
YanıtlaSilElinize sağlık.
Bazı yerlerin eski halini bilmemek, elimde orjinal fotoğraflarının olmaması beni üzen hususlardan, bu anlamda şanslısınız:) Teşekkür ederim, saygılar:)
SilGüzel vakit geçirilecek bir yere benziyor. Müzelere pek gitmem ama burası ilginçmiş. Özellikle filmin içinde yer almak iyiymiş. Teşekkürler paylaşım için. :)
YanıtlaSilBurası klasik müzelerden çok farklı ve eğlenceli bir yer:) İmkan olursa mutlaka uğrayın:)
SilDuymamıştım bu müzeyi. Aklımızda bulunsun. Gezmesi çok keyifli olacaktır...Teşekkürler
YanıtlaSilBi ziyaretinizde mutlaka gidin, keyifli olacaktır:)
SilBende gördüğünüz kadar becerebildim:)
YanıtlaSilVayy hocam, Turist Ömer’de oynamışsın :)
YanıtlaSilHocam çok heyecan yaptım:))) Bir daha gidersem daha hazırlıklı olacağım:) Gerçekten çok keyifli bir yer..
Silİstanbul'a ilk gidişte ziyaret edilecekler listeme ekledim :) Gezip anlattınız için teşekkürler :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim:)
SilYanlış hatırlamıyorsam bir blog yazısında denk gelmiştim ve çok merak etmiştim. Şimdi iyice meraklandımmmm :)
YanıtlaSilHavalar düzeldiğinde ve vakit olursa gitmek lazım:)
SilHarika bir mekan tanıtımı olmuş, çok teşekkürler Sezgin Bey:)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim, sağ olun:)
SilBir müze sever olarak çok teşekkür ediyorum. İstanbul'a gittiğimde yapılacaklar listeme aldım.
YanıtlaSilBen teşekkür ederim:)
SilÇok güzel bir gezi olmuş, çok merak ettim:))) Kesinlikle gidilmesi, görülmesi gereken bir yer en azından benim için öyle:)))) Yeşilçam telefon odası çok hoşuma gitti :))) Yeşil Perde çok hoşuma gitti:))) Çok güzel bir yazı olmuş, çok keyifle okudum, emeğinize sağlık:)))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim:) Özellikle yeşil perde çok keyifli:) Mutlu hafta sonları:)
SilKesinlikle tavsiye edeceğim yerlerden ve İstanbul'a geldiğinizde mutlaka uğrayın:) Teşekkür ederim:)
YanıtlaSilŞişhane ikinci evim gibi ama bir türlü uğramadım şuraya. Bu yazıdan sonra uğramak farz oldu ama :)) Çok eğlenceli ve farklı bir müzeymiş, özellikle yeşil perde olayına bayıldıım. Yazı da çok keyifliydi, ellerinize sağlık.
YanıtlaSilBu arada eski İstanbul'da hep ahşap evlerin olması iyi mi kötü mü karar veremiyorum ben :) Bazen Fatih'te dolanırken hala ayakta duran o evleri görünce çok mutlu oluyorum, nasıl da hala tarihe meydan okuyorlar diye ama şu yangın musibeti konusunda size tamamen katılıyorum.
Sık gittiğiniz blr yerse mutlaka uğrayın, çok keyifli :)
SilO zamanlar yangınlara çözüm olsaymış ahşap konaklar, taş binalara göre görsel anlamda kesinlikle daha güzel ama sonuç ortada işte :)
Teşekkür ederim değerli ziyaretiniz için, mutlu pazarlar.
Ne kadar çok bilmediğimiz yer var İstanbul'da
YanıtlaSilÇok fazla hemde :)
Sil