Beylerbeyi Sarayı Gezi Rehberi | Hayat40tansonra

Beylerbeyi Sarayı;

Beylerbeyi Sarayı

Genel;


İstanbul Kasırlarından sonra, İstanbul Saraylarını gezmeye devam ediyorum:) İlk ziyaretimi Dolmabahçe Sarayına yapmıştım ve merak eden arkadaşlar yazıya buradan ulaşabilirler. 

Aslında bugüne kadar yazdığım yazılar arasında en az ilgi görenlerden biri de Kasırlarla ilgili olan yazım oldu diyebilirim:) Belki tamamen rehber tarzında olduğu için, belki de tarihi yerler çok ilgi gören yerler olmadığı içindir. Bunun sebebini tabi ki bilemiyorum ama benim özellikle İstanbul'da ki Osmanlı yapılarına ve diğer tarihi yerlere ilgim bitmiyor. Gezmeye, gezdikçe öğrenmeye ve bunları sizlere de aktarmaya devam edeceğim:)  

Cumhurbaşkanlığı bağlısı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı'nın resmi internet sitesinde İstanbul'da toplam 4 adet saray mevcut. Bunlar Topkapı, Dolmabahçe, Yıldız ve Beylerbeyi Sarayları. Yıldız Sarayı'nda uzun zamandır restorasyon çalışmaları var. Ve ne zaman açılacağı henüz belli değil. Geçenlerde dinlediğim haberlerde de diğer saraylarda 2022 yılında restorasyonların başlayacağı yazıyordu. Ben de elimi çabuk tutup, en azında Aralık ayında Beylerbeyi Sarayını gezmek istedim:) Ocak ayında da kapanmazsa Topkapı Sarayını ziyaret edeceğim. Yıldız Sarayı ise şu an belirsiz:)

Yıldız Sarayını henüz görememiş olsam da sanırım içlerinde ki en küçük saray Beylerbeyi:) En azından hem alan, hem de ihtişam olarak diğerlerine göre biraz daha zayıf. Sarayın içi her ne kadar büyük olsa da dışarıdan bakıldığında kasırlardan çok farklı görünmüyor. Tabi şu an bakımda olan bölümler var ve onları hariç tutarak bunu söylüyorum:) Daha fazla uzatmadan başlayalım:)

Ulaşım;

Beylerbeyi Sarayı Konumu

Beylerbeyi Sarayı, Üsküdar ilçesine bağlı ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün hemen Anadolu Yakası ayağının altında. Ulaşım, nereden geldiğinize bağlı ama bu tarafta trafik sıkıntısı pek olmuyor. Ben nerede ve ne zaman hatırlamıyorum ama buranın kendi otoparkı olmadığını ve müze kart geçerli değil diye okumuştum:) Otopark işini çok sıkıntı yapan biri olarak da açıkçası epey bir strese girmiştim.

Ama yanılmışım:) Yanıldığıma çok mutlu olsam da, bir taraftan da kendime biraz kızdım:) Çünkü yanıma müze kartımı almamıştım:) Gerçi alsam da değişen birşey olmayacaktı. Çünkü zaten geçmiyor diye hiç sormadan ücretini ödeyip içeri girdim:) Giriş Türkler için 30 TL., yabancılar için 60 TL., müze kartınız varsa ücretsiz:) Ayrıca müzenin hemen yan tarafında, ücretli otoparkı var:)

Pazartesi günleri hariç her gün, 09.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık. Son bilet satış saati ise 17.00. Ayrıca içeride ücretsiz audio guide imkanı var.

Keşfet;

Beylerbeyi Sarayı

Saray 1863-65 yılları arasında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmış. Bizans döneminde İstavroz Bahçeleri olarak geçen bölgeye, II. Mahmud zamanında saray benzeri bir yapı inşa ettirilmiş. Ancak büyük bir yangın sonrası kullanılamaz hale gelince Sultan Abdülaziz tarafından şu anki saray inşa ettirilmiş. Tabi ikinci kez yapıldığında saraya ilave başka yapılarla toplam 3000 metrekarelik bir alana yayılan kompleks haline gelmiş. 

Sarayın ana binası Mabeyn (Padişah Sarayı) ve Haremlik olmak üzere iki bölümden oluşuyor ve Set Bahçelerinin bir kısmı ile birlikte gezebiliyorsunuz. Deniz Köşklerinin içi gezilemese de dışarıdan inceleme şansınız var. Ancak saraya dahil diğer ilave yapılar olan Sarı Köşk, Mermer Köşk, Ahır Köşk ve Tarihi Tüneli gezemiyorsunuz. Köşklerde bakım var. Tarihi Tünel ise 1975 yılından beri kapalıymış:)

Bu sarayın diğerlerinden en büyük farkı ise yazlık bir saray olması ve daha çok devlet konuk evi olarak kullanılması. Yani kullanım amacı aslında kasırlardan çok da farklı değil. Diğer saraylar bildiğiniz gibi devletin yönetildiği yerler. Zaten burası "Saltanatın Sayfiye Mekanı Beylerbeyi Sarayı" olarak geçiyor:) Gerçi hüzünlü bir hikayesi de var. Ona da sonra kısaca değiniriz.

Burası Osmanlı sonrası Cumhuriyet dönenimde de kullanılmaya devam edilmiş. Ve Atatürk'ün katıldığı Balkan Oyunları Festivali burada düzenlenmiş. 

Fotoğraf Kaynak: isteataturk.com

Saraya giriş sonrası sizi ilk karşılayan ise set bahçelerinin ilki. Set bahçeleri diye adlandırılmasının sebebi ise deniz seviyesinden yukarı doğru set halinde olmaları:) Toplamda beş adet bahçe var. Fakat yukarıda yazdığım gibi bakımda olan alanlardan dolayı sadece iki bahçeyi görebiliyorsunuz. Her bahçede mutlaka büyük veya küçük bir havuz bulunuyor. Ayrıca hemen her bahçede tarih eser niteliğinde bir çok heykel bulunuyor. Zaten bu sarayın bir diğer özelliği ise bahçelerde ki heykellerin çokluğu ve güzelliği.

1nci Set Bahçesi

Aynı zamanda saray kompleksinin girişi olan bu alanda; vasat hizmet veren bir kafeterya ile, temel ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz yerler var. Aslında ziyaretçisi çok olan bir yer ama gerçekten vasat bir kafeterya. Dolmabahçe Sarayı'nda ki kafeteryaları hatırlıyorum, bildiğiniz üst seviye yerlerdi. Ama burası komplekse pek de yakışmayan tarzda işletiliyor. Bu arada unutmadan içeri de Türk ziyaretçiden çok yabancı ziyaretçi var.

Kafeterya

İki adet ikiz Deniz Köşkünden ilki, Harem Deniz Köşkü de bu alanda bulunuyor. İlgi çekici ama içine girme imkanınız olmayan bir yapı.

Harem Deniz Köşkü

Yukarıda ki köşk, valide sultana tahsis edilen köşkmüş. Aslında epey küçük ve çadır şeklinde, tuhaf bir formu var:) Köşkten ziyade, denize karşı 5 çayı içmek için yapılmış bir yapı gibi:)

Buradan sonra karşınıza saray çıkıyor ama bu taraftan girişi kapalı. Zaten burası ana giriş değil. O yüzden oradaki ihtişamlı deniz kapısından çıkıp, denize sıfır yoldan sarayın diğer girişine 200-300 metre kadar yürüyorsunuz. Aslında bu şekilde olması çok güzel, çünkü keyifli bir yürüyüş oluyor. Dolmabahçe'de benzer deniz kapısı var ama orada deniz tarafına çıkmak yasak.

Giriş Olmayan Taraf

Deniz Yoluna Çıkan Kapı

Kordon ismini verdiğim bu alanda da çok güzel fotoğraflar çekme imkanınız da var. Hem saraya, hem Deniz Köşklerine karşı güzel kareler çekebilirsiniz. Özellikle de boğaz köprüsü manzarası gerçekten harika:)

Kordondan Deniz Köşkü Manzarası

Kordondan Boğaz Manzarası

Kordon yürüyüşü sonrasında yine ihtişamlı bir kapıdan içeri girip, Sarayın ana girişi, 2nci set bahçesi ve Selamlık Deniz Köşkü'nün olduğu esas alana varıyorsunuz. Burada ki bahçe biraz daha küçük ama bence hem havuzu, hem de çevre düzenlemesi diğerine göre daha güzel. Ne de olsa ana giriş:) Bu bahçedeki havuzdan harika yansıma fotoğrafları çekebilirsiniz.

2nci Set Bahçe

Yine bu alanda görülecek diğer yapı, girişteki ile aynı formdaki, ikizi diyebileceğimiz Selamlık Deniz Köşkü. Buraya da girme imkanınız yok ama zaten dış görüntüsü diğeri ile tamamen aynı.

Selamlık Deniz Köşkü

Sonrasında artık sarayın içine giriyoruz:) İçeride galoş takarak dolaşıyorsunuz ve fotoğraf çekmemeniz konusunda ikaz ediliyorsunuz. Ayrıca içeride adım başı güvenlik görevlisi var. 

Saray Ziyaretçi Girişi

Saray 3 katlı. Biri katı bodrum ve haliyle geziye kapalı:) Diğer katlarda ise toplam 24 oda ve 6 salon var. Bu sarayın diğerlerinden daha fazla dikkat çeken özelliği ise tavan süslemeleriymiş ve gerçekten güzel bir görüntüye sahip. Bu arada yerlerde kullanılan kocaman kocaman, tek parça halıların da çoğunluğu Hereke halısıymış. 

Az önce de dediğim gibi dışarıdan çok belli olmuyor ama içerisi ihtişamlı. Her odası ayrı güzel. Ama özellikle dikkat çeken odalar ise Sultan Abdülhamid için ayrılanlar. Sultan Abdülhamid tahttan indirildikten sonra öncelikle zorunlu ikamet (sürgün) için Selanik'e gönderiliyor. Ancak Balkan Harbi nedeniyle tekrar İstanbul'a, Beylerbeyi Sarayı'na sürgün ediliyor. Ve bir çok kaynak buranın kendisi için zindan görevi gören bir yer olduğunu yazıyor. Ömrünün son 6 yılını burada geçirip, 10 Şubat 1918'de vefat ediyor. Birde Sultan Abdülaziz ve III. Napeleon'un eşi ile ilgili bir sürü yazılıp çizilen, kaynak verilen kitap, yazılarda var ama onlar bizim ilgi alanımıza girmediği için o konudan bahsetmiyorum:)

Sarayın 2nci Set Bahçesinden yukarı doğru, şu an kapalı olan diğer alanlara da geçiş var. Ama dediğim gibi şu an kapalı. Peki buralarda ne var;

Alanın en üst tarafında Mermer ve Sarı Köşkler var. Burası aynı zamanda 3ncü ve 4ncü set bahçelerinin de olduğu yer. Mermer Köşk, av köşkü olarak düşünülmüş ve buna göre dizayn edilmiş. Sarı Köşk ise dinlenme amaçlı yapılmış. Bunların hemen önünde ise büyük havuz denilen yer var.

Son set bahçenin de olduğu, en doğu tarafta ise Has Ahır denilen yapı var. Burası adında anlaşılacağı gibi atlar için yapılmış:)

Burada birde Sarayı ana yoldan ayırmak için yapılan Tarihi Tünel varmış. Hatta bu tünel 1975 yılına kadar da araç trafiği için faal olarak kullanılırmış. Belki İstanbullu arkadaşlardan yaşça büyük olanlar bu tüneli zamanında kullanmış olabilirler. Orada ki güvenlik görevlisi kadın, beni yaşça büyük görmüş olmalı ki "sizde belki o tüneli kullanmışsınızdır" dedi:) Kapatıldığında henüz doğmamış olsam da "olabilir tabi" demekle yetindim:) Tünel Boğaz Köprüsü'nün yapımına başlanması ile 1975 yılında kullanıma kapatılmış ve o günden beri de ziyarete de kapalı.

Benim gördüklerim, okuduklarım bunlardan ibaret:) Geçelim tavsiyelere.

Tavsiyeler;

Gideceğiniz mevsimin hiç bir önemi yok:) Gezilecek alanların tamamına yakını kapalı, açık alanları ise zaten az. O yüzden bir şemsiye ile yağmurlu, karlı mevsimlerde de gezebilirsiniz.

Fotoğrafçı arkadaşlar için güzel karelerin çıkacağı bir alan. Ben saray içinde fotoğraf çekmek nasılsa yasak diye makinemi arabada bıraktım ve cep telefonu ile olduğu kadar çektim:) Bu gezide sürekli varsayımlarla davranmışım galiba:)

Müze kartınızı yanınıza almayı unutmayın, yada halen yoksa bir tane mutlaka çıkartın:) Ben son 5 aydır kullanıyorum ve ciddi anlamda bir tasarruf yaptım. Sadece İstanbul değil, Türkiye'nin her yerinde kullanabileceğinizi unutmayın.

İçeride ki kafeterya vasat dedim ama sonuçta boğaz ve saray manzaralı bir şeyler içmek keyifli olacaktır:)

Vakit ayırıp okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim.

Yorum Gönder

24 Yorumlar

  1. Ben hiç gitmemiştim, sadece deniz tarafından görünen kısmını beğenip dururdum, ne iyi etmişsiniz, sayenizde biz de İstanbul turu yapıyoruz hem de dünyanın dört bir yanından :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öğrencilik hayatımın büyük çoğunluğu İstanbul, bir dönem iş hayatımda burada geçti ama 43 yaşımda gittim:) Geldiğinizde kısa da uğramanızı tavsiye ederim:)

      Sil
  2. Hocam ne bitmeyen bakımmış bunlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nereye gitsek bir bakım, nereye gitsek bir restorasyon:) Bitmedi gitti hocam:)

      Sil
  3. This Palace is wonderful!
    Take care!

    marisasclosetblog.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Thank you so much Marisa:) You too and happy new week:)

      Sil
  4. İstanbul'u sevmemin bir diğer nedeni de eskiden yapılmış mimari yapıların heybeti.
    Ben bu tür yerlerin kesinlikle görülmeye değer olduğunu düşünüyorum. Bir gün yolum düşerse yakından görmeyi oldukça isterim. :)
    Bu restorasyonlar biraz baydı. Yapılması bir kenara bari yapılmak için yapılmıyor olsalar. (Bence bazı şehirlerde yapılan çoğu restorasyon daha da bozuyor o dokuyu.)
    Emeğinize sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstanbul'un her köşesi tarih, tarihi yapı.. Gezmekle bitecek gibi değil:) Restorasyon konusunda çok haklısın, öyle ilginç şeyler görüyor ve üzülüyorum ki:( Teşekkür ederim:)

      Sil
  5. Ne güzel her yeri ziyaret ediyorsunuz. Ben İstanbul' dayım ama hiçbir sarayı görmedim. Sanırım daha çok doğayı seviyorum. :)
    Fotoğraflar harika bence, özellikle şu havuzlu olan. Kordonda yürümek isterdim, manzarası çok güzelmiş. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğa gezileri benim de önceliğim ama havalar soğudu:) Kısmen kapalı yerler artık tercihim:) Ben teşekkür ederim.

      Sil
  6. Üniversite de iken gitmiştim ve çok etkilenmiştim. Çengelköy ve oralar severek gezdiğim yerlerdir. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üsküdar'dan Beykoz'a kadar olan sahil şeridi başlı başına güzel:)

      Sil
  7. I would love to visit Istanbul, there are a lot of beautiful places to see. The Harem Marine Mansion is stunning and the architecture is beautiful. Thanks for the report and photos, I enjoyed reading it. Have a great new week.

    YanıtlaSil
  8. Oysa kasırlarla ilgili yazılarınız benim için neredeyse 1.sırada. O derece beğendim, o derece merakla okumuştum ve Ihlamur Kasrı dışında diğerlerinin neredeyse adını bile duymamıştım. Her biri ayrı güzel ve görülesi. İstanbul'a kısmet olur da gidebilirsek mutlaka görmek istediklerimden :)
    Saraylara geçiş yapmanıza çok sevindim. Beylerbeyi Sarayı'nı Boğaz turu esnasında görmüştüm. Çırağan Sarayı'nı daBu kadar kapsamlı olduğunu bilmiyordum. Son derece etkileyici buldum. Dolmabahçe Sarayı'nı kapsamlı olarak 1 kez gördüm çok eskiden. 2016 İstanbul gezimizde ise kapalıydı. Sadece saat kulesini inceleyebildim. Başka da saray bilmiyorum:) Bu seriyi de merakla okuyacağım. Emeklerinize sağlık. Selam ve saygılar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kasırlarla ilgili yorumunuz için çok teşekkür ederim:) Kafamda bir plan hazırladım, uzun geziler dışında haftada bir İstanbul ziyaretleri yapıp güzel bir rehber hazırlamak niyetindeyim:) Sırada Topkapı ve açıldığında Yıldız Sarayı var:) Tekrardan teşekkür ederim, saygılarımla.

      Sil
  9. Gecesi de muhteşemdir. Yol arkadaşımla bir gece sızmıştık bahçeye; o an ve o denizde ve elbette o manzarada dayanılmaz bir arzu oluşmuştu. Bekçiye yakalandık sonra tabii ki, ama tadını çıkarmıştık zaten. Çok kibardı bekçi. Yalnız saraya yürüme mesafesinde bence en az onun kadar keyifli bir "müze" daha var. Ben, ilgilenecek olanlar için yine de şuraya bir not düşeyim. Çünkü ülke mozaiğinin eski ve geleneksel mezelerini şahane yapar, -kararında- alkolle ilişki varsa daha âlâ, Yoksa da başka yerde bulunamayacak bu eserleri tatmak gerekir diye düşünürüm ki Ermeni mutfağından dalak dolması bile başlı başına unutulmuş bir efsanedir. Çok uzattım, uzamaya da meylim de var gibi...:) İnciraltı Meyhanesi.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O bölgede uzunca sayılacak bir süre çalıştım. O dönemlerde bu tarz yerlere ilgim olmasına rağmen dediğiniz yeri bilmiyordum:) Uzun süredir ilgi alanıma çok girmiyor ama bu yorumu okuyan arkadaşlardan mekanı, müzeyi not alanlar olacaktır:) Teşekkkür ederim, saygılar.

      Sil
  10. uzun zaman oldu gitmeyeli istanbula... kış geldikçe evde vakit geçirmeye başlıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende havalar iyice soğumadan aklımda ki yerleri aradan çıkarmaya çalışıyorum:)

      Sil
  11. Merhabalar.
    Kasırlar, saraylar, medreseler, hanlar, hamamlar benim o kadar ilgimi çekmiyor. Tarihi ve tarihi yerleri seviyorum ama; şöyle çok yakın tarih olunca , pek bana hitap etmiyor. Ben daha çok 3 bin yıl öncesinin tarihini merak ediyor ve inceliyorum. Mesela, kiliselerden çok tapınakları merak ederim. Bir Truva fiilmini belki yüz kere seyretmişimdir. Sizin tüm paylaşımlarınızı okunmaya ve izlenmeye değer buluyorum. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey;

      Özellikle Anadolu'da yaşamış medeniyetlere karşı benim de ilgim yakın tarihe göre çok daha fazla. Fırsat buldukça oraları da paylaşmaya özen göstereceğim:) Ama kışı İstanbul'da ki tarihi yerlerle geçirmek niyetindeyim şimdilik:) Çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için, saygılarımla:)

      Sil
  12. Yazılarınızla İstanbul'u daha yakından tanıyoruz ve gezmiş kadar oluyorum:))) Fotoğraflar çok güzel. İstanbul'a gidince bloğunuzu açıp tekrar bakmam gerekecek gezilecek yerler için. Tam rehber kitabı bence:))) Emeğinize sağlık:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstanbul için ayrı bir menü hazırladım ve içini tamamen doldurmak niyetindeyim:) Çok teşekkür ederim:)

      Sil