Hatay gezimin ikinci gününden merhaba:) Hatay hakkında verdiğim genel bilgiler yazısına buradan, Antakya Merkez gezilecek yerler yazıma ise buradan ulaşabilirsiniz.
İlk gün çok keyifli geçmiş olsa da, yorgunluğumu atmış ve doğa ile iç içe yerleri ziyaret etmiş olmaktan dolayı ikinci gün benim için daha keyifliydi:) Özellikle tarihi yerlerde yürüyüş yapmak, fotoğraf çekmek, bir yerden diğerine giderken araba kullanmak gerçekten çok güzeldi:) Aşağıya ikinci gün rotamı gösterir bir harita bırakıyorum.
İkinci Gün Gezi Rotası |
Keşfedilecek yerlere geçmeden önce rota hakkında kısa bilgi vereyim. Ben ilk olarak Harbiye Şelalelerine uğradım. Sonrasında en yakın nokta yerine, önce en uzağa gidip, oradan diğer yerlere uğraya uğraya geri döndüm:) Olurda ziyaretler tahminimden daha uzun sürerse diye benim için öncelikli yerlere ilk önce gitmeyi tercih ettim. Ama zaman fazlası ile yetti:) Yazının sonunda çevrede uğranabilecek bir kaç yer daha yazıp yazıyı sonlandıracağım.
Harbiye (Daphne) Şelalesi:
Burası geçmişte çok ama çok özel bir yermiş:) Şimdiki durumu ise tartışmaya açık. Buraya geçmişte Daphne (Defne) denmesinin sebebi ise bir efsaneye dayanıyor:) Zeus'un oğlu Apollo, bugünkü Harbiye denilen yerde güzeller güzeli bir kız görür. Ve onunla konuşmak ister. Ancak Defne ismindeki kızımız bunu istemez ve Apollo'dan kaçmaya başlar. Bir süre sonra kovalamaca biter ve Defne yakalanacağını anlar. Bu sırada yakarışta bulunur ve "Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru" der. Bu yakarışa kulak veren toprak ana, güzel kızımızı burada bir defne ağacına çevirir. Halbuki adamın niyeti kötü değilmiş, ilk görüşte aşık olmuş ve bunu ifade etmek istemiş ama olay bambaşka yere gitmiş:) Duruma üzülen Apollo ise defne ağacını kendine simge olarak seçer ve parlak yapraklarından yaptığı tacı başında taşımaya başlar:) Ve güzel kızımız Defne'nin gözyaşları bugünkü şelaleleri oluşturur.
Bu işin efsane kısmı, gerçeği ise vadinin güneyinden çıkan kaynaklar, şelaleleri oluşturuyor ve nihayetinde Asi Nehrine dökülüyor:) Bölge koruma altında değil, milli park yada tarihi eser olarak da geçmiyor. Zaten geçmişten kalan bir tarihi eserde yok. Giriş ücretsiz ve açılış, kapanış saati söz konusu değil.
Helenistik ve Roma döneminde dünyanın en ünlü sayfiye yerlerinden olan Daphne, dünyanın en zengin insanlarının yaşadığı, birbirinden güzel köşkler, tapınaklar ve eğlence yerlerinin olduğu bir yerleşim yeriymiş. Ancak Arap saldırıları ve istilasından sonra geçmişinden eser kalmamış ve ihtişamlı günlerine bir daha kavuşamamış. Bu arada Antakya şehrinin su ihtiyacı da bu bölgeden karşılanıyormuş. Halen ayakta kalan bir kaç tane su kemeri var. Bunlardan en önemlisi ve ziyaretçi çeken ise Trajen Su Kemeri. Vaktiniz olursa buraya uğramayı da ihmal etmeyin.
Peki şu an ki hali nasıl? İçeride sayamayacağınız kadar çok işletme var ve insanın gözünü yoruyor. Misal; işletme doğal ortama uygun inşa ve dekore edilmiştir, oraya güzellik, değer katar. Ama burada ne yazık ki durum böyle değil. Muhtemelen bir kontrol mekanizması olmadığı için, zamanında yer tutan kafasına göre işletmesini dikmiş:( Tabi yine taş binalar yok ama ortama bence değer katmıyor. Bu işletmeler olmasa inanılmaz bir doğa güzelliği söz konusu. Çünkü şelalelerin onlarca kolu var ve izin verseler yükseklerden akacakmış:) Ama şu an şelaleden çok işletme izliyorsunuz. Gidilir mi? Oraya kadar gitmişken içinizde kalmaması için ziyaret edilebilir:)
Çevlik Örenyeri:
Google Maps'e bu ismi yazdığınızda herhangi bir sonuç çıkmıyor:) Burası için başlık kısmında ki isim için yol tabela desteği de yok:) Ama resmi adı yine de Çevlik Örenyeri:) İçeride neler var derseniz; Seleucia Pieria Antik Kenti, Titus Vespasianus Tüneli, Beşikli Mağara ve 2016 yılında Samandağ Kaymakamlığı tarafından Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı ve Samandağ Belediyesi'nin katkılarıyla yapılmış bir doğa yürüyüşü parkuru. Ayrıca Google Maps'e Seleucia Pieria Antik Kenti yazdığınızda da gerçek yerinden daha ileride yanlış bir nokta veriyor. O yüzden öncelikle yollarda ki tünel ve mağara tabelalarını kullanmanızda fayda var.
Örenyeri her gün ziyarete açık, kışın 08.30-16.30 saatleri arasında, yazın ise 08.30-18.30 saatlerinde gidebilirsiniz. Giriş için müze kart geçerli. Girişin 100 metre ilerisinde lavabo ve wc ler ile yürüyüş yolu üzerinde köy halkı tarafından işletilen organik ürün satan yerler ve çay/ kahve içebileceğiniz küçük alanlar var. Geçelim örenyerinde ki tarihi yapıları incelemeye:)
Roma Köprüsü:
Yürüyüş yolunu takip ettiğinizde birçok sera, köylülerin ufak işletmeleri sonrası görebileceğiniz en güzel yerler sizi bekliyor:) İlki Roma Köprüsü isimli yer.
Roma Köprüsü |
Köprü diğer taraftan, yani geliş istikametinizde fotoğraftaki gibi görünmüyor ve üzerine rahatça çıkıyorsunuz ama diğer tarafına geçince keşke çıkmasaymışım, bu nasıl ayakta duruyor dedirtiyor:) Köprüde hiç harç kullanılmamış ve 21 adet taştan meydana geliyor. 11inci taş, kilit taşı ve köprünün 8,5 ton taşıdığı yazıyor:)
Vespasian Titus Tüneli:
Köprünün yanındaki merdivenlerden aşağı doğru devam edince Titus Tüneli isimli yere iniyorsunuz. En büyük özelliği zamanında insan eliyle yapılan ilk ve en uzun tünel olması. İnsan görünce gerçekten hayrete düşüyor. Antik Kent, Roma İmparatorluğu hakimiyetindeyken dağlardan şehri tehlikeye atacak seviyede sel baskınları oluyormuş. Bu duruma önlem maksadıyla da İmparator Vespasian böyle bir tünelin yapım emrini vermiş. Ancak ömrü bitişini görmeye yetmemiş ve tünel yapımı oğlu Titus tarafından tamamlanmış. Bu yüzden de ismi Vespasianus Titus Tüneli.
İnanılır gibi değil ama uzunluğu 1380 metre. Yüksekliği 7metre, genişliği ise 6 metre. Tünelin sonuna kadar gitme imkanı var ama yerlerde üzerinde yürümesi zor büyük taşlar ve ortadan geçen su ile buna eşlik eden yer yer karanlık biraz riskli. Özellikle yalnızsanız denemeyin:) Burada harika fotoğraflar çekme imkanınız var. Makine için ışık biraz yetersiz ama yine de elde çekim mümkün.
Beşikli Mağara:
Roma Köprüsünden tünele inmeyip, sağa devam ederseniz yaklaşık 200 metre sonra yine örnekleri arasında en iyisi ve genişi olarak gösterilen Beşikli Mağaraya varıyorsunuz. Burası aslında Kaya Mezarlarından oluşan bir yer. Yapısından dolayı bölge halkı tarafından bu isim verilmiş. Gezginler tarafından ise Krallar Mezarı ve zaman zaman ölüler şehri olarak da anılmış. Diğer mezarlıklardan ayrı ve özel bir yer olarak planlandığı için bu isimler verilmiş. İçeride toplam 93 adet mezar yatağı bulunuyor. Alana vardığınızda yalnız iseniz biraz tedirgin eden bir havası var ama görmeye değer, güzel bir yer:)
Seleucia Antik Kenti:
İlk yazıda anlattığım gibi şehir, Büyük İskender'in önemli komutanlarından olan Seleucia I. Nicator tarafından kuruluyor. Bir liman şehri olarak çok uzun süre önemini koruyor. Başkent Antakya'ya taşınsa da ticaret nedeniyle zenginliği ve önemi yüksek bir şehir. Ancak 526 ve 528 yıllarında meydana gelen büyük depremlerde yerle bir olup bir daha kendine gelemiyor. İki bölümden oluşan şehrin bir bölümü deniz tarafında, diğer bölümü ise yaşam yerlerinin bulunduğu ve yukarıda bahsettiğim Çevlik Örenyeri içerisinde.
Buranın güzel alanlarından birisi de yukarıda bahsettiğim yürüyüş yolu projesi. Çok uzun değil ama güzel düşünülüp, iyi planlanmış bir proje. Bu bölge Hatay gezisinde kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Burada 2 saate yakın kalacağınızı hesaba katın:)
Buradan sonraki durağımıza gitmek için iki yol tercihiniz var. Biri ana yolu takip etmek. Ama çok fazla yol çalışması olduğu için kafanız karışabilir. Diğeri ise Google Maps'in sizi daha kısa olduğu için yönlendireceği Kapısuyu Köy yolu. Açıkçası kötü ve rahatsız ediyor ama inanılmaz güzel bir manzarası var. Bu manzara için katlanılabilir:)
Hıdırbey Musa Ağacı:
Efsaneye göre Hz. Musa ve Hz. Hızır bir araya gelerek dağa çıkarlar. Susayan Hz. Musa asasını yere vurur ve vurduğu yerden su içer. Geri dönüp baktığında su içtiği yerde yeşeren bir fidan görür. Yöre halkıda şu anki ağacın, o fidan olduğuna inanıyor. Ağaç, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı (acayip havalı bir isim) kararı ile tescil edilerek, koruma altına alınmış. Yaklaşık yaşının 2000 olduğu düşünülüyor. Gövde çapı 7,5 metre olan ağacın çevresi 21 metre ve yüksekliği de 7 metre. Açıkçası ağaç çok iyi durumda değil, sanırım dalları budandığı için de yüksekliği bu kadar.
Musa Ağacı |
Ağaç sayesinde köyde ciddi ve planlı bir şekilde turizm gelişmiş. Kimseyi rahatsız etmeyen esnaf ve işletmeler var. Özellikle ağacın olduğu meydana inen yoldaki ve ağacın karşısındaki alanda yöresel ürün dükkanları ile meydanda ki çay bahçesi çok güzel.
Geçelim sondan bir önceki ziyaret noktamıza:)
Vakıflı Köyü ve Müzesi:
Burayı ziyaret etmekte ki amacım ismi geçen köydeki Ermeni Kilisesini görmekti. Ancak burada ki kilise de Antakya'dakiler gibi ziyarete kapalıydı. Dolanırken tamamen tesadüf eseri köy müzesine rastladım. Ve açıkçası buraya gelmeden önce yaptığım araştırma da böyle bir müzeyi görmemiştim.
Köyün en büyük özelliği Türkiye'de yaşamın devam ettiği tek Ermeni Köyü olması. Halkının tamamı Ermeni asıllı Türk Vatandaşı. Kışın yaklaşık 35 hanenin ışıkları yanarken, yazın 250 kişiye yaklaşan nüfusları oluyormuş. Müze ise tarih içerisinde burada yaşayan halkın yaşamından örnekleri sunuyor. Müze çok küçük ama ilgi çekici. Giriş ücreti ise 20 TL. Köy bizim alıştığımız köylerden biraz farklı ve modern. Evler köy evinden ziyade yazlık ev tarzında. Hazır gitmişken görülecek bir yer:)
St. Simon Manastırı:
Beklentimi yüksek tuttuğum ama hayal kırıklığı yaşadığım yerlerden birisinde sıra:) Burada en çok hoşuma giden, yol boyunca ilk defa çok yakından gördüğüm rüzgar türbinleriydi. Hatta bir ara bu rüzgar türbinleri yatırımı olmasa, acaba manastıra çıkan yol bu kadar güzel olur muydu diye de içten içe düşündüm:) Malum özellikle bu tarz yerler için ödenek sıkıntısı çokça duyduğum bir konu. Manastırın durumu kötü olsa da yollar inanılmaz güzel ve düzgün:)
Manastır her gün ve ücretsiz olarak ziyarete açık. 08.30-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Girişinde kullanabileceğiniz lavabo, wc var. Ancak yakın çevresinde başka bir tesis yok.
Aziz Simon denilen şahıs, küçük yaşta ağır bir din eğitimi alıyor ve kendini tamamen bu alana adayarak şu an manastırın bulunduğu dağda yaşamaya başlıyor. Küçük yaşta olmasına rağmen hastalara şifa verdiği ve mucizeleri olduğu her yerde duyulmaya başlayınca buraya manastır inşa ediliyor. Bulunduğu tepeye de Mucize Dağı deniliyor. Efsaneye göre manastırın ortasında bulunan sütun üzerinde 40 yıl yaşamış:)
Üç girişi bulunan manastırın içinde üç kilise, bir vaftizhane, sekizgen bir avlu ile St. Simon'un üzerinde yaşadığına inanılan sütun bulunuyor. Tabi neresi Kilise, neresi vaftizhane pek belli olmuyor. Her yer koca koca taş yığınları ile dolu. Sanki hepsi toplanmış ve bir yere yığılıp terk edilmiş gibi. Yine de görülmesi gereken yerlerden. Özellikle de manzarası son derece güzel.
Manastırdan bir kare |
Manastır ziyareti, ikinci gün için son gezi noktam oldu ve karnımı doyurmak için Antakya merkeze doğru tekrar yola koyuldum. İkinci gün ise şehrin diğer yerlerini biraz daha fazla dolaşma imkanım oldu. Özellikle Asi Nehri'nin diğer tarafında kalan ve kısmen daha modern görünümlü yerleri de yürüyerek ziyaret etmiş oldum. Bu arada Asi Nehri boyunca yapılan ışıklandırma, akşamları şehre ayrı bir hava katıyor.
Asi Nehri akşam ışıklandırması |
Tabi Antakya çevresinde gezilecek yerler, benim yazdıklarım ile sınırlı değil. Vakti olan arkadaşlar yine o tarafta bulunan Altınözü İlçesinde ki Koz Kalesini, Gelin Dağı Nekropolini, Zeytin Müzesini ve Cam Teras'ı da ziyaret edebilirler.
İkinci gün burada bitti:) Bir sonraki, yani son günümüzde Payas ve İskenderun'u keşfedeceğiz. Vakit ayırıp okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim:)
22 Yorumlar
Şelale ne kadar güzel, bayıldım:))) Roma Köprüsü, Beşikli Mağarası çok güzel yerler. Asi Nehri'ni çok merak ediyorum, yakından görmeyi çok isterim:))) Yazı dizisini okuduktan sonra hemen gitmek istedim, tarihi güzellikleri mükemmel:))) Sanırım Hatay bir kere değil de birkaç kere gidilecek yerlerden:))) Emeğinize sağlık:)))
YanıtlaSilİkinci gün doğa ile iç içe olunca daha keyifliydi:) Dediğiniz gibi bir kez daha gitmeye değecek güzellikte bir şehir. Teşekkür ederim:)
SilHatay ve civarında tarihi, kültürel ve doğal zenginliklerin bu denli fazla olduğunu bilmiyordum. Seleucia Antik Kenti ve yürüyüş yolu özellikle dikkatimi çekti. Tarihçeler, rotlara, efsaneler, mitolojik bilgiler ve harika fotoğraflarla yine çok güzel bir yazı dizisi hazırlamışsınız Sezgin Bey. Emeğinize sağlık :))
YanıtlaSilSağ olun Sibel Hanım:) Hem Antakya, hem de çevresi inanılmaz tarihi yerler ile dolu ve gezmekle bitecek gibi değil:) Çok teşekkür ederim.
SilEfsaneler ve tarihi bilgiler ilgi çekiciydi. Fotoğraflar da güzel. Emeğinize sağlık. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim, sağ olun:) Her yerde olduğu gibi burada da efsaneler dolu:)
Silİsmini ve anlamını sevdiğim Asi Nehri'nin ışıklandırılmış hali harikaymış. Lise coğrafya bilgilerimden en çok aklımda kalandır ama ters aktığını unutup incelemeden gelmişim:) Roma Köprüsü'nde hiç harç yoktu ve siz oradan geçtiniz demek. Oyyy:)) Troya Antik Kenti'nin duvarları da taşlardan ve harçsız yapılmış. Geçmeli sistem kullanmışlar ki depremde yıkılmasın.
YanıtlaSilHarbiye Şelalesi 'nin durumu üzücü. Ben anlamıyorum ki Turizm Bakanlığı ve binlerce çalışanı neden var? Bu muhteşem alt yapıyı doğa sunmuş, en güzel şekilde değerlendirilmeliydi.
Siz bu rehberi hazırlayana kadar Hatay'da görülecek bu kadar efsanevi yer olduğunu bilmiyordum açıkçası. Acemi ellerde heba olma yoluna girmişler ki neredeyse hiçbirinin ismini duymamışız. Bu değerli seri için emeklerinize sağlık ve çok teşekkürler:)
Antik Kentler ve benzeri tarihi alanlara olan ilgisizliği anlamak çok kolay değil.. Daha bu akşam Troya Antik Kentini inceledim:) Kuzeyden güneye sahil boyu nerelere gidebilirim diye bakarken ilk gördüğüm yer oldu hatta:) Hatay ile ilgili çok duymuş ve okumuştum, sonunda gitmek de nasip oldu:) Sağolsun Instagram arkadaşlarım bu konuda önayak oldular:) Ben teşekkür ederim, saygılarımla.
Silsuriye sınırından görülen rüzgar tribünleri sanırım onlar :)
YanıtlaSilçok güzel yerlere gitmişsiniz :)
Teşekkür ederim:) Suriye sınırından nasıl görünüyorlar çok bilmiyorum ama yakından gerçekten güzeller:)
SilAs I had assumed, it's a very interesting journey. The materialized myth about Daphne and Apollo. It is a nice feeling to see the places you imagined reading Mythology as a child. I regret that the beauty of nature has not been fully preserved. I understand that residents need to earn, but it's a pity for this beauty. I wonder how different religions and cultures intertwine here ... And how wonderful this diversity is. It's a pity we underestimate this. Thanks for this article. I really like visiting Turkey with Your eyes. Of course, I would prefer to be there in person, but you can't have everything. :)) Therefore, show a lot of photos and some videos too :)
YanıtlaSilThank you very much Ela :) As you know, I mostly share videos on Instagram. Here the video time is a bit limited and the quality is low :)
SilThe waterfall is beautiful. I love listening to the sounds of the water flowing down. The Roman bridge is pretty impressive. Lots of nice places to visit in this historical area.
YanıtlaSilHave a nice day!
Thank you so much Bill:) Have a great evening:)
SilResimler çok hoş, ören yerindeki yapılar bilhassa güzel. Bu tür yerlere dair ıssızlık endişesi var ben de bir tek. Sürekli turist alan ya da çok kalabalık bir grup ile gidilmesi gerekli fikri mevcut.
YanıtlaSilGezdiğim yerlerin tamamına yakınını hafta içi gezdim ve sizin de dediğiniz gibi tedirginlik veren yerlerdi. Hemen her yerde benimle birlikte en fazla bir kaç kişi vardı. Muhtemelen hafta sonları daha kalabalık oluyordur. Özellikle tünel gibi yerlerde yalnız olmamakta fayda var.
SilIt looks like a very beautiful place.
YanıtlaSilGood weekend
Coisas de Feltro
Thank you so much and happy weekend:)
SilTarihin kültürlerin doğanın dinlerin içiçe geçtiği muhteşem yerler buralar,gerçekten çok güzel 👍
YanıtlaSilIyi ki bu geziyi planladıniz ve bizleri de bilgilendirdiniz, çok teşekkürler:)
Çok teşekkür ederim, beğenmeniz de beni çok mutlu etti, sağ olun:)
SilManastırdaki taş yığınlarına bakıp kendimiz hayal ediyoruz herhalde şurası kilise olmalı gibi hocam :)
YanıtlaSilAlemsin Hocam:) Tam da dediğin gibi bir yer:)
Sil