Tophane Gezi Rehberi | Galataport Projesi

(Mart 2022 ayında bir Arkadaşımızın blog sayfasında yayınlaması için Galataport ve Tophane Semtine özel bir gezi düzenlemiş ve sonrasında Konuk Yazar olarak gezi yazısı hazırlamıştım. Ancak Arkadaşımızın blogunu kapatması ile benim yazı ne yazık ki tarihe karıştı:( O yüzden yazımı olması gereken yerde, yani kendi sayfamda tekrar ama farklı başlıklarla yayına alıyorum.)

Tophane Meydanı

Genel:

Bu gezi yazımda keşfedeceğimiz Tophane, İstanbul'un Beyoğlu ilçesine bağlı tarihi semtlerden birisi. Arkasında ki Galata ve Taksim ile yanında ki Karaköy ve Beşiktaş kadar popüler olmasa da tarihi anlamda en az bu semtler kadar değerli, hatta Galataport'un yapımıyla daha da değerlenen ve büyük değişim geçiren Tophane, gezmesi gerçekten çok keyifli semtlerden:) 

Tarih kaynakları, Tophane'ye eskiden Metopon dendiğini ve Bizans dönemimde bu bölgenin ormanlık olduğunu yazıyor. Ayrıca içinde birkaç tane o döneme ait tarihi yapı (kilise) olduğu tespit edilmiş. 1920'li yılların başında, farklı maksatlarla yapılan kazılarda bunların kalıntılarına rastlanmış ama yol vs. yapımı için bu kalıntılardan geri kalanlar komple yıkılmış:) 

İstanbul'un fethi sonrası 1455 yılında Haliç Tersanesi arkasından 1460 yılında da Tophane-i Amire (Top Üretim Fabrikası) kuruluyor ve böylelikle İstanbul'un en eski sanayi bölgesi unvanını alan Tophane'de yaşam başlıyor.

Ulaşım:

Tophane Konum

Ulaşım kısmını çok kısa tutup, buraya toplu taşıma ulaşım seçenekleri için bir link bırakıyorum. Galataport, Tophane Ulaşım. Kendi aracı ile gelmek isteyenler için Galataport'un 2400 araçlık, ücretli otoparkı mevcut.

Geçelim bu bölgedeki tarihi yapı ve yaşam merkezlerine:)

Keşfet:

Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi: 

Tophane-i Amire

Biraz önce Bizans döneminden kalıntılar olduğunu söylediğim alan burası:) 1460 yılında Osmanlı ordu ve donanmasında kullanılan topların imal edildiği fabrika olarak inşa ediliyor ve 1843 yılına kadar da Osmanlı'nın en önemli sanayi merkezlerinin başlında geliyor. Bu tarihe kadar birçok kez yıkılıp yeniden yapılan fabrika, Zeytinburnu'nda aynı maksatlı yeni bir fabrika açılınca eski popülaritesini kaybetmeye başlıyor ve 1850'de de üretim tamamen duruyor.

1992 yılına kadar farklı maksatlarla kullanılan yapı, bu tarihte Milli Savunma Bakanlığı tarafından Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine devrediliyor. 2003 yılında yapılan kapsamlı restorasyon sonrasında çeşitli sergi ve etkinliklerde kullanılmaya başlanıyor.

Geçici Sergi Salonu

Yapı büyük ama sadece 2 bölümü gezmek maksatlı açık. Birisi geçici sergi alanı olan büyük salon, diğeri ise 3 odadan oluşan daha küçük sergi alanı. Giriş ücretsiz ve pazartesi hariç her gün ziyarete açık. Güzel bir sergi denk geldiğinde gezmesi gerçekten keyif verecek bir yapı. Sergi harici tarihi yansıtan bir görselliği yada top döküm merkezine yönelik gezi alanları yok. Sadece girişinde bir kaç tane eski top ve top gülleleri sergileniyor.

Tophane Saat Kulesi:

Tophane Saat Kulesi

İstanbul'un ayakta kalan en eski saat kulesi ve yapım tarihinin 1868 yılı olduğu belirtiliyor. Sultan Abdülmecid tarafından Balyan ailesi yaptırılmış. Galataport projesi ile birlikte restorasyona alınan saat kulesi, ilk yapıldığında denize sıfır konumdaymış. Zeminden kaynaklı olarak da zaman içerisinde 12 dereceye yakın yana yatma meydana gelmiş. Ancak yapılan restorasyon ile bu düzeltilmiş ve daha ilginci, çalışmalar esnasında zeminin altında 1 metre 40 santimetrelik bölümü tespit edilmiş:) Eski fotoğraflarına bakınca sadece renk anlamında büyük değişiklik var. Onun haricinde aslına uygun gayet güzel restore edilerek, Tophane Meydanına görsel anlamda büyük değer katmış. 

Burası insanda, buluşma noktası hissi yaratan bir yer. Eskiden telefonlarımızın olmadığı zamanlarda, önceden belirlenen saatte ki buluşma yerleri gibi:)

Nusretiye Cami:

Nusretiye (Tophane) Cami

Tarihi Yarımada dışında yapılan en büyük camilerden birisi olarak kabul edilen Nusretiye Cami aynı zamanda sur dışında inşa edilen ilk cami olma özelliği taşıyormuş. Aslında burada eskiden de Tophane-i Amire'ye ait bir cami varmış. Ancak 1823'te ki büyük İstanbul yangınlarından birinde yıkılınca Sultan II. Mahmut tarafından aynı yere bu cami yaptırılıyor. Gerçekten de görsel anlamda sayılı güzel camilerden.    

Tophane Çeşmesi:

Tophane Çeşmesi

1732 yılında Sultan I. Mahmut tarafından yaptırılan çeşmenin en büyük özelliği İstanbul'un en büyük üçüncü çeşmesi olması. Burası da saat kulesi gibi buluşma noktası hissi veren yerlerden:) Ben gezimi yaparken restorasyon devam ediyordu. O yüzden tüm güzelliğini görme imkanım olmadı.

Bu bölgede yeni hizmete giren Galataport'un alış-veriş merkezinin büyük kısmı tamamlanmış olsa da halen bazı alanlarında restorasyon ve çevre düzenlemeleri devam ediyor. O yüzden de tam anlamıyla her yeri görmek ve tadını çıkarmak şu an için mümkün değil. Ama en fazla 1 seneye her anlamda dört dörtlük bir alan olacağı belli:)

Kılıç Ali Paşa Külliyesi:

Kılıç Ali Paşa Külliyesi

Osmanlı Devleti'nin Kaptan-ı Deryalarından Kılıç Ali Paşa tarafından 1580 yılında Mimar Sinan'a yaptırılıyor. Külliye; cami, medrese, hamam ve türbeden meydana geliyor. Bu bölgede ki ihtişamlı yapılardan birisi diye düşünüyorum. Özellikle de üst tarafları Edirne Selimiye Caminde olduğu gibi Ayasofya'yı andırıyor:) 

Bu bölgede bir de Sultan Abdülmecid tarafından 1852 yılında yaptırılan Tophane Kasrı isimli tarihi yapı bulunuyor. Padişahların bölgede ki askeri tesisleri ziyareti ve yabancı devlet adamlarının ağırlanması maksadıyla kullanılmış. Sonrasında uzun süre Malul Gaziler Yurdu olarak kullanılan yapı şu an restorasyonda. 

Tophane civarında benim dolaştığım tarihi eserler, yapılar bunlardan ibaret. Birde Galataport içerisinde ve onun çevresinde bulunan bir kaç müze ve yapıdan bahsedip tavsiyelere geçeceğim.

Galataport:

Galataport Sahil

Dünyanın en önemli destinasyon projeleri arasından yer alan Galataport, aynı zamanda dünya standartlarında bir kruvaziyer limanına sahip. Hepsinden önemlisi yıllardır halkın kullanımına kapalı olan 1,2 kilometre uzunluğunda ki sahil şeridi bu proje ile halkın kullanımına açılmış. Burası herkesin bildiği adıyla Salıpazarı:) 1892 yılında bu alana rıhtım inşa edilmesiyle meydan-sahil arasının bağı kopuyor ve yıllarca da bu şekilde devam ediyor. 

Gerçekten görmeye değer, içerisinde ne ararsanız bulabileceğiniz bir kompleks. Aslında bir AVM. Ama alıştığımız tarzda kapalı, onlarca katı bulunan, insanı bir süre sonra daraltan AVM'lerden farklı. Açık ve mahalle tadında bir AVM:) Tabi geneline baktığımızda mağazalar ve yeme-içme yerleri fazlası ile lüks ve ne yazık ki herkesin faydalanabileceği tarzda değil:) Ama upuzun sahil şeridinde yürümek, deniz havası alarak, muhteşem İstanbul manzarası izlemek bedava:) Galataport kompleksi içinde neler var? Biraz da onlara bakalım:)

Şu an sahil şeridi boyunca var olan ve restore edilen tarihi yapılar 1900 yılından itibaren yapılmaya başlanıyor. 

Paket Postanesi

Rıhtımın ilk binası, 1911 yılında inşası tamamlanan Paket Postanesi. Yıllar içerisinde yolcu salonu, hastane, postane gibi birçok maksatla kullanılıyor. Şu an ise mağazaların olduğu kapalı tarzda bir AVM olarak hizmet vermeye devam ediyor.

İkinci inşa edilen yapı ise Çinili Han. Burası da ilk olarak yolcu salonu, sonrasında postane görevi görüyor. Şu an Paket Postanesinin ilerisine geçme şansınız yok. Çünkü Çinili Han dahil, diğer yerlerde restorasyon faaliyetleri devam ediyor.

Çinili Han

Üçüncü yapı Merkez Han ve 1914 tarihinde yapılıyor. Buralar ihtiyaçları karşılamayınca meşhur Karaköy Yolcu Salonu 1940 yılında yapılıyor. Bunların yanı sıra 1950'li yıllarda antrepolar yapılmaya başlanıyor. 

Burası ile ilgili az bilinen bilgilerden birisi ise; 1925-1940 yılları arasında Henry Ford'un özel olarak izin alması ile burada uzun süre üretim yapan bir Ford Fabrikası olduğu:)

Kompleks içerisinde 2 adet kültür sanat merkezi var. Ancak bunlardan İstanbul Modern Müzesi binasında çalışmalar sürüyor ve hizmet vermiyor. Diğeri ise aşağıda:)

İstanbul Resim ve Heykel Müzesi:

İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Cumhuriyet tarihimizin ilk sanat müzesi olma özelliğini taşıyan bu yer, ilk olarak Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesinde, 1937 yılında hizmete giriyor. Bildiğiniz gibi Veliaht Dairesi halen Resim Müzesi olarak hizmet vermeye devam ediyor ve inanılmaz bir koleksiyona sahip. Ama bu anlatacağım yer ile şu an bir bağlantısı, alakası yok. 

Heykel Sergilerinden bir alan

İstanbul Resim ve Heykel Müzesi 2007 yılına kadar Veliaht Dairesinde hizmet veriyor. Ancak bu tarihte yapı restorasyona giriyor ve 2012 yılına kadar da restorasyon devam ediyor. Tekrar açıldığında ise Mimar Sinan Üniversitesine tahsis edilmiyor ve Milli Saraylar tarafından başka isimle hizmet veriyor. Bu süreçte İstanbul Resim ve Heykel Müzesi şu an bulunduğu yere taşınıyor. Bu bina eskiden limana bağlı bir antrepoymuş ama Emre Aralot isimli mimar tarafından aslına uygun olarak yeniden inşa ediliyor. Ve müze, yeni binasında hizmet vermeye devam ediyor. 

Resim Sergilerinden bir alan

Müze binası gerçekten etkileyici ve iç yerleşimi de çok güzel. Ancak benim şahsi fikrim içeride ki eserler Dolmabahçe Sarayında ki eserlere göre çok zayıf. Burada sergilenen eserler daha çok Osmanlı'nın son zamanları ile Cumhuriyet dönemi yapılan eserler. Daha güzel ve değerli olanlar diğer Dolmabahçe de ki müzede:) Pazartesi günleri hariç, her gün ziyarete açık ve giriş ücretsiz. Ayrıca içeride ağırlıklı Üniversite öğrencilerinin faydalandığı kafeterya var.

Tavsiyeler:

Tophane ve Galataport sabahtan akşama kadar vakit geçirebileceğiniz güzel bir alan. Gerçekten güzel düşünülmüş ve modern yapılarla, tarihi yapılar çok başarılı olarak bir araya getirilmiş. İsteyene sanat, isteyene tarih, isteyene AVM, isteyene Boğaz manzarası:) Ne isterseniz var.

Üstelik İstanbul'un en canlı semtleri ile komşu ve hepsine yürüme mesafesinde:) Avrupa yakasında gezilecek yerler tavsiyelerime buradan ulaşabilirsiniz.

Burası için en ideal mevsimler sonbahar ve ilkbahar ayları. Tabi her zaman olduğu gibi yağmur yağmadığı zamanlar:)

Fotoğrafçı arkadaşlar için de her tarz fotoğraf çekilebilecek bir bölge. İç mekan çekimlerinde, mimari yapılara ve manzara fotoğraflarına kadar geniş bir yelpaze sunuyor:) O yüzden her tür lense ihtiyacınız olabilir.

Burada yazının başlarında da dediğim gibi mekanlar biraz lüks. Her ne kadar bilinen fastfood markalarından bazıları olsa da, genel anlamda lüks mekanlardan oluşuyor. Aynı zamanda mağazalarda ağırlıklı lüks ürün satan mağazalar. Alış-veriş zorunlu değil, yemeği de başka yerde halledip, burada güzel bir yürüyüş yapılabilir, tarihi mekanlar ve müzeler gezilebilir. Ama bana sorarsanız kesinlikle gelip görülmesi gereken yerlerden birisi:)

Vakit ayırıp okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim.

Yorum Gönder

23 Yorumlar

  1. Once again great places to visit!
    Have a nice week!

    marisasclosetblog.com

    YanıtlaSil
  2. Emeğinizin boşa gitmesi üzücü oldu. Kendi bloğunuzda yayınlayarak iyi yaptınız. Saat kulesi ve sahil güzel görünüyor. Paylaşım için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım benzer durumu yaşayan arkadaşlar aynı fikirdeyiz:) Konuk Yazar olmak hem güzel, hemde faydalı ama bazen böyle aksaklıklar olabiliyor:) Çok teşekkür ederim.

      Sil
  3. Güzel bir gezi olmuş ama emeğinin karşılığını bulamaması da kötü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En azından gezmiş oldum ve yazı kendi yerini biraz gecikmeli de olsa buldu:)

      Sil
  4. Bu yazınızı o zaman okumuş ve çok beğenmiştim:))) Ayrıntılarıyla dolu dolu bir yazı:))) Galataport son zamanlarda çok popüler oldu. Survivor finallerinin orada yapılmasının etkisi de olmuştur diye düşünüyorum:)))
    Emeğinize sağlık:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim:) İstanbul ziyaretinizde uğramanızı tavsiye ederim:)

      Sil
  5. Çok sağlıklı değil ama bazen şartlar dışarıda yemeyi de gerektiriyor...

    YanıtlaSil
  6. O zaman orda da yazmıştım, benim için bu yayın özellikle çok ayrıcalıklı. Bloger arkadaşlarla buluşarak karış karış gezmiş fotoğraflamıştık.İnşallah Galataport' u ziyaret etmeyi düşünüyorum.
    Entlovin maalesef bloğunu da instasını da kapatmış. Bence iyi yaptınız. :) Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım artık Blogger buluşmaları pek olmuyor:( Zaten eski bloggerlardan duyduğumuz buraların çok eski havası da kalmamış gibi.. Neyse biz buradayız çok şükür :) Çok teşekkür ederim:)

      Sil
  7. Ben yine çok teşekkürler diye başlayacağım :)) Ama öyle gerçekten çünkü öğrenciliğimin ve ilk meslek yıllarımın geçtiği İstanbul'a ait yazılarınız özellikle beni çok mutlu ediyor, çok dinamik ve değişken bir kent ve tarih ile bu dinamizmi içiçe yaşıyor insan. Çok gidip gelmediğim için bloğunuz sayesinde gezmiş gibi olmak gerçekten büyük şans!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim:) Şartlar bir gezgin için iyice zorlaşmaya başladı ama direnmeye devam:)

      Sil
  8. Galataport'u böyle anlaşılır açıklamak çok iyiydi. Mahalle tadında avm :)

    YanıtlaSil
  9. Öğrenciyken sık sık gidiyordum Tophane'ye. 2 hafta sonra İstanbul'a gidiyoruz, sahil şeridini görmek için tekrar gidelim :) Teşekkürler yazınız için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle ziyaret planınıza ekleyin, keyif alacağınıza eminim:)

      Sil
  10. Bir ara Galataport'a gideceğim ben de .

    YanıtlaSil
  11. İstanbul'a birçok defa iş için gittim. Fakat hiç böyle güzel mekanları görme fırsatım olmadı. Sayenizde bu güzellikleri farklı bakış açısıyla görmeye başladım.

    YanıtlaSil