Yanlış hatırlamıyorsam takvimler Mart 2022'yi gösteriyordu. Kapsamlı bir Beyoğlu gezisi planlamış, icra etmiş ve gezilecek yerleri bir kaç yazı dizisiyle paylaşmıştım. Gezdiğim, gördüğüm yerler birbirinden güzel ve eğlenceliydi. Ama gelin görün ki özellikle İstiklal Caddesi öylesine kalabalık ve mevcut kitle öyle rahatsızlık vericiydi ki inanın bir daha gelmeyeceğim diye kendime söz vermiştim. Ama büyük konuşmamak, büyük sözler vermemek lazımmış:) Yaklaşık iki sene sonra yeniden Taksim'e merhaba diyoruz.
Bu gezi ise diğerlerinden farklı olarak kültür-sanat merkezlerinde resim-heykel sergilerini kapsıyor. Ama tabi ki cadde üzerinde ki tarihi yerler, mekanlar da kısa kısa ziyaret edilmeden geçilmedi. Bazı yerleri eski yazılarıma link vererek, bazılarından kısaca bahsederek, yenilerini de gördüğüm ve anladığım kadarıyla sizlere aktarmaya başlıyorum.
Genel:
![]() |
Kaynak: Pinterest |
Beyoğlu ile ilgili tarihi bilgilerle başlayalım. Nam-ı diğer Pera. Galata civarında yaşam ilk çağlara kadar uzansa da, Beyoğlu'nda yaşam 1600'lü yıllardan itibaren gelişmeye başlıyor. Aslında o zamana kadar yaşam var ama tek tük yapılardan oluşan bir bölge. Sonrasında bugün İstiklal Caddesi olarak bilinen yerde, özellikle Galata'dan gelen yabancılarla hem yaşam, hem de modern yapılaşma başlıyor. Ve buraya Pera ismi veriliyor. Ama bu ismi verenler Peralılar değil:) Pera yunanca "öte" anlamına geliyor. Tarihi Yarımada'da yaşayanlar karşı yakalarında yaşayanlara Peralılar, bu bölgeye de Pera ismini veriyorlar. Çok uzun yıllar Pera ismi kullanılmaya devam etsede Osmanlı zamanında bölge "Beyoğlu" ismini alıyor. Kesin bir kaynak olmamakla birlikte, yabancı bir beyin oğlunun burada yaşıyor olmasından dolayı bu ismin konulması en çok bilinen rivayet. Aslına bakarsanız resmi yazışmalarda 1920'li yıllara kadar Pera ismi kullanılmış ama sonrasında resmi yazışmalardan kaldırılınca Pera ismi silinmeye başlıyor. Ve birkaç mekanda bu ismin yaşaması dışında Pera ismi popülerliğini kaybetmeye başlıyor.
O günden bugüne, her geçen gün bölgede kalabalık artıyor ve tam bir cazibe merkezi haline geliyor. Bugün artık tamamı ikamet edenlerden oluşmasada, her gün yüzbinlerce ziyaretçi ağırlayan bir bölge haline geliyor.
Unutmadan mimari olarak "güzel dönem" olarak adlandırılan bir bölge olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Buraya her gidişimde kafam yukarıda binaların güzelliğine hayranlık duymuş ve bu süslü binaların hikayelerini merak etmiştim. Ama birileri benden önce davranmış ve özelliği olan tarihi binalar ile ilgili yazılar yazmış, hatta TV programı bile yapılmış:) Arama motorlarına girdiğinizde bununla ilgili pek çok şey bulabilirsiniz. Ama yazım tarzımı seviyorsanız, bende buraları yazma listeme alabilirim.
Yazımın başında da bahsettiğim gibi bu bölgede her dönem turistlerin ağırlıklı olduğu biliyoruz ama yakın dönemde öylesine büyük kalabalıklar oluşmuştu ki, gerçekten gitmek, gezmek büyük eziyet haline geldi. Bütün yeme-içme mekanları bu yeni turist kitlesine göre şekil almış (altın rengi büyük tabelalar) ve özellikle istiklal caddesi çok çirkin bir hale gelmiş. Giyim-kuşam, yeme-içme mekanları ağzına kadar turist dolu ama İstanbul'un tarih boyu kültür sanat merkezlerinin başında gelen İstiklal Caddesi/ Taksim'in sanat merkezleri bu anlamda boş:)
Ulaşım için ayrı bir madde yazmıyorum. Sadece kendi aracınızla gelecekseniz; Pera müzesinin alt tarafında bulunan katlı İspark'ı kullanmanızı tavsiye ederim. Hem yer sıkıntısı çekmez, hem de sadece 5 dakika yürüyerek İstiklal Caddesine çıkabilirsiniz. Ayrıca özel otoparklara göre çok daha az ücret ödersiniz. Geçelim keşfet bölümüne.
Keşfet:
Taksim'de yapılacakları birkaç farklı kategoriye ayırabilirsiniz. Ama öncelikle bilmeniz gereken, hiçbir hazırlık yapmadan, hiç bir yeri bilmeden sadece İstiklal Caddesine çıkmanız ve yine sadece ilginizi çeken yerlere girip çıkmanız bile keyifli olacak ve saatlerinizi alacaktır. Burayı yine de kategorilere ayırmak gerekirse (Galata ve Tophane'de buraya çok yakın ama liste başını alıp gitmesin diye onları yazmıyorum);
Tarihi Mekanlar; Hüseyin Ağa Camii, St. Antuan Kilisesi, Santa Maria Draperis Kilisesi, Tarihi Hanlar ve Hikayesi olan Tarihi Binalar
Müzeler; Museum of Illusions İstanbul, Türk Musevileri Müzesi, Pera Müzesi, Pera Palace Hotel, Sinema Müzesi, Madame Tussauds İstanbul, Galatasaray Müzesi (unuttuğum daha bir çok müze olabilir.)
Yeme-İçme; Bu sektörde sayamayacağım kadar çok yer var. En çok bilinenler ise alkollü mekanlar. Bunlar diğerlerine göre özelliği olan ve Taksim ile bütünleşmiş mekanlar.
Sanat Merkezleri; Bunları saymayıp, ziyaret edilenleri anlatarak, diğerlerini liste olarak yazacağım:) Gezi sırası gözetmeksizin başlayalım.
Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi:
Müze Salı-Cuma günleri; 10.00-19.00 saatleri, Cumartesi-Pazar ise; 12.00-19.00 saatleri arasında ziyarete açık. Yetişkinler için 50 TL., öğrenci ve 65 yaş üstü için 20 TL. giriş ücreti var.
İçeride sıkı sıkıya kontrol edilen kurallar söz konusu. Elinizde mont, şemsiye ve büyük ebatta sırt çantası ile dolaşmak yasak. Sıcaklayıp montumu çıkarmamın üzerinden daha 5 dk. geçmeden güvenlik görevlisi tarafından uyarılınca şaşırmadım desem yalan olur:) Giriş katındaki vestiyere bu tür eşyalarınızı güvenle bırakıp gezebilirsiniz. Ayrıca flaşlı fotoğraf çekimi de haklı olarak yasaklar arasında.
İçeride wi-fi ve tüm eserler için karekod uygulaması mevcut. İçeride hem kalıcı, hem de süreli sergiler var. Geziye başlayacağınız 5nci ve 4üncü katlarda kalıcı sergi eserleri, diğer katlarda ise süreli sergi eserleri sergileniyor. En alt, yani giriş katı ise restoran/kafe ve hediyelik eşya dükkanı olarak hizmet veriyor. Sergi alanlarında 900'ü aşkın sanatçının 2700'den fazla eseri sergileniyor ve bu anlamda Türkiye'nin en zengin koleksiyonlarının başında geliyor.
Süreli sergiler kısmında şu an "Tat ve Sanat" isimli "lezzetli resimler sergisi" devam ediyor. Resimlerle birlikte ilgi çekici heykellerde sergileniyor. Benim sergi alanlarımda ilgimi çeken ve hoşuma giden, sergi alanlarının sadece duvarlara asılan eserlerle sınırlı kalmaması, alanların oturma grubu vb. dekoratif eserlerle donatılması oldu. Bana bu haliyle daha sıcak ve ilgi çekici geldi.
Burası ile ilgili son olarak binadan da bahsedip bitirelim. Bina 1900'lü yılların başında Bodvi Apartmanı adıyla inşa ediliyor. 1950 yılında İş Bankası burayı satın alıyor ve 1953-2016 yılları arasında İş Bankası Şubesi olarak hizmet veriyor. Cumhuriyetimizin 100üncü Yılında ise Resim ve Heykel Müzesi olarak yeni bir alanda hizmet veriyor. Bina İş Bankasına geçtikten sonra orijinaline uygun restore ediliyor. En güzel görüntü ise tarihi merdiven ve yazı başında paylaştığım asansör. Şu an teras katı boş ama orası için de restoran planlaması varmış diyerek burası ile vedalaşıyoruz:)
Casa Botter Sanat ve Tasarım Merkezi:
Beyoğlu'na daha önceki ziyaretlerimde böyle bir yerin varlığı açıkçası dikkatimi çekmemişti. Ama bu ziyarette gözden kaçmadı ve kısa da olsa girilip ziyaret edildi. Bir sanat merkezi olmasından çok, binası ve hikayesi benim için daha ilgi çekici:) Burada zaten her köşe başı bir sanat merkezi ama hikayesi olan yer sayısı az.
O yüzden önce binadan başlıyoruz:) 1839 yılında Tanzimat Fermanı ile birlikte inşaat yasaklarının kalkması, yerleşim kısıtlamasının kaldırılmasıyla Galata ve Beyoğlu'nda farklı bir yapılaşma boy gösteriyor. Avrupa'da orta sınıf halkın tercihi, İstanbul'da ise üst sınıfın tercihi olan apartman kavramı özellikle de bu bölgede kendini göstermeye başlıyor. Ve hızlı bir şekilde bu bölgede estetik açıdan (ağırlıklı İtalyan Mimarların eliyle) güzel bir yerleşim ortaya çıkmaya başlıyor.
Bu apartman da onlardan biri. 1901 yılında İtalyan bir mimar tarafından inşa ediliyor ve adı Casa Botter olarak anılmaya başlıyor. Peki kim bu Botter? Sarayın hem terzi, hem de modacısı olan ve Hollanda uyruklu Maison Jean Botter. Teras katı ve bodrum katıyla beraber dokuz kat olarak inşa ediliyor. Bu yapıyı özel kılan ise; ilk modaevi ve ilk Art Noveau (kıvrımsal ve bitkisel bezemelerin sıklıkla kullanıldığı sanat akımı) binası olması. Bu açıdan bakınca sanatsal anlamda değerli bir yapı.
Bina 1917 yılına kadar bu maksatla kullanılıyor. Ancak Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı'nın kapıda olması, Botter Ailesinin ülkemizden göç etmesine sebep oluyor. Bina dönemin vezirlerinden birinin oğlu tarafından satın alınarak tamamen ikamet maksadıyla kullanılmaya başlanıyor. Sonrası hakkında çok bilgi yok ama bizim için bu kadarı yeterli diye düşünüyorum:) Takvimler 2021 yılını gösterdiğinde İBB buraya el atıyor ve restorasyonunu üstlenerek Sanat ve Tasarım Merkezi olarak hizmete sokuyor.
Gelelim ziyaret tarihindeki sergiye. Solo Botter adı altında zaman zaman sanatçılara ait sergiler yapılıyor. Botter Serilerinin üçüncü serisi 18 Eylül 2024 - 12 Ocak 2025 tarihleri arasında sergilendi ve bende "Solo Botter: Komet" sergisini gezme imkanı buldum. Açıkçası ne Casa Botter, ne de Komet ilk başta bana bir şey ifade etmemişti:( Ama gezdikçe, okudukça, yazdıkça öğrenmiş oldum:) Komet ismi 1941 - 2022 yılları arasında yaşamış Türk Ressam ve Şair Gürkan Coşkun'un takma adıymış. Aynı zamanda Komet, kuyruklu yıldız anlamına geliyor. Sergi şu an sona erdi ama internet üzerinden takip eder ve o bölgeye giderseniz yeni sergileri ziyaret edebilirsiniz.
Galata Mevlevihanesi, Pera Müzesi ve İstanbul Sinema Müzeleri:
Buraları uzun uzun yazmayıp, müsaadenizle daha önceki yazılarıma link veriyorum. Galata Mevlevihanesi'nin yazısına buradan, Pera Müzesine buradan, İstanbul Sinema Müzesine buradan ulaşabilirsiniz.
Galata Mevlevihanesi'nde bir değişiklik yok. Diğer gezimden farklı olarak bu sefer mezarlık kısmını gezme imkanım oldu. Orası da hava durumuna bağlı içinizi ürperten bir alan:) Ama dediğim gibi farklı ve ilave anlatılacak bir şey yoktu.
Pera Müzesi de aynı şekilde, yerli yerinde duruyor:) Sadece süreli sergiler kısmında değişiklikler var. Kalıcı sergiler ilgi çekici olsa da, buraya gelmeden önce internet sitesinden süreli sergilere de bakmanızda fayda var. Bu şekilde daha çok ilginizi çekebilecek sergileri, sergi alanlarını gezmeniz daha keyifli olacaktır. Birde unutmamanız gereken; bölgede inanılmaz çok müze ve sergi alanı var. Sergi alanlarını gezmek ciddi zamanınızı alıyor ve bu sebeple diğer yerleri gezmekte zorlanabilirsiniz.
İstanbul Sinema Müzesi de Pera gibi, aynı yerde, aynı şekilde durmaya devam ediyor. Bir önceki gezimle tamamen aynı. O zamanda süreli sergiye denk gelememiştim, bu seferde denk gelemedim ve aynı şeyleri gördüm:) Buranın diğer yerlerden farkı çevredeki birçok müzeye göre giriş ücreti daha fazla. Müzeden çıktığınızda (sinema sektörüne özel ilginiz yoksa) bu kadar ücret ödemeye değer miydi? sorusunu kendinize sorma ihtimaliniz var:)
St. Antuan ve Santa Maria Draperis Kiliseleri:
Bunlarda da bir değişiklik yok:) İlgi çekici ve fazlasıyla ilgi gören iki kilise. Buralarda önceki ziyaretlerime göre dikkatimi çeken tek husus ise; insanların her iki kilisenin de aslında birer ibadethane olduğunun farkında olmadan yada umursamadan aşırı gürültülü olmalarıydı. O kadar ki kilise görevlileri birkaç kez bulundukları yerin bir ibadethane olduğunu hatırlatmak zorunda kaldı. Aynı şeyin bizim camilerimizde yapılmasını ve verilecek tepkileri inanın düşünemiyorum.
![]() |
Santa Maria Draperis Kilisesi |
Ziyaret edilen yerler bu kadar:) Ama sanat-severler için buraya kısacık bir liste bırakmak istiyorum.
Arter (bu bölgenin en başarılı sanat merkezlerinin başında geliyor, perşembe günleri ücretsiz), Salt, Anna Laudel Galeri, Yapı Kredi Sanat Merkezi (ayrıca güzel bir kitapevi), Glasst Sıcak Cam Stüdyosu, Akbank Sanat Galerisi, Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi. Unutmayın; bunların her biri koca gününüzü alacak zenginlikte sanat merkezleri:)
Mini gibi görünen ama dolu dolu geçen Beyoğlu gezimizin sonuna geldik:)
Tavsiyeler:
Taksim/ Beyoğlu bölgesi için mevsim tavsiyem yok. Sadece öncesinde yağmur durumunu kontrol etmenizi öneririm. Soğuk olsada yağmursuz bir gezi ziyaretlerinizi daha keyifli mümkün kılacaktır.
En başta yazmıştım; hiç bir şey planlamadan Taksime gelseniz bile nereye gireceğinizi, nereyi ziyaret edeceğinizi şaşırtacak kadar çok yer var. Ama bu gezi kültür sanat ağırlıklı olacaksa, gelmeden önce ziyaret etmeniz gereken yerleri internet üzerinden araştırın. Daha doğrusu süreli sergileri araştırın mutlaka. Çünkü daha önce de yazdım, sergi gezmek uzun zaman alıyor. Ve ilginizi çekmeyen bir sergiye ayıracağınız süre, diğer sergilerden feragat etmenize sebep olacaktır.
Taksim sadece kültür-sanat açısından değil yeme-içme anlamında da çok zengin bir bölge. Sadece gurme gezisi için bile buralara gelebilirsiniz.
Fotoğrafçı arkadaşlar için özel bir tavsiyem olmayacak. Bence dış mekan çekimi çok kolay değil. Çok fazla insan var. Benim için karelerde başka insanların olması önemli değil derseniz zaten sıkıntı yok:) İç mekan çekimleri içinse cep telefonu kameraları yeterli olacaktır.
Kasım2024'de yapılmış bu gezi benim için hem gezerken, hem de yazarken büyük keyif aldığım bir geziydi. Bir sonraki keyifli gezi de buluşmak dileğiyle.
6 Yorumlar
Taksim Beyoğlu Pera, bu bölgeye en son 2010'da gittim ben..... Açık söyleyeyim, gitmeyi düşünmüyorum. İnsanlar üstüme üstüme geliyor ve öğrenciliğimde yani 2000-2005 arasında öyle güzeldi ki iki yanı ağaçlarla tramvayla... O hatıra aklımdan silinsin istemiyorum, öyle kalsın Beyoğlu benim zihnimde..
YanıtlaSilO hatıraların hafızanızdan gitmemesi çok doğru ve mantıklı bir seçenek:) Genel İstiklal Caddesi görseli gerçekten ama gerçekten çok çirkin :( Yine de bu bölgede görülmeye değer güzel sanat merkezleri var ve gözleri kapatıp buralar ziyaret edilebilir:)
SilPera ismi kulağa çok hoş geliyor. Keşke öyle mi kalsaymış demek geçiyor içimden. Her ne kadar yabancı bir bey'in oğlu ilham verse de Beyoğlu öz Türkçemize daha uygun gibi. 😊😊Ya da eski zamanlarda hanımlar ve beyler çok şık giyinip gezerlermiş ya oralarda. Belki de bundan sebep Beyoğlu olabilir. St. Antuan Kilisesini yıllar önce gezmiştik.Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesini (Lezzetli Resimler Sergisi) İstanbul'a son ziyaretimizde, çok kısa bir süre önce gezdik. Çok güzeldi. Bu kadar büyük bir koleksiyonla karşılaşacağımızı ummamıştık. Yapı Kredi Sanat Merkezi de her gidişimizde uğrak noktalarımız arasındadır. Galata'yı da severiz ama Mevlevihanesine gitmemiştik. Beyoğlu'nda gezecek çok yer var. Temposu çok yüksek. Siz de her zamanki gibi çok güzel anlatmışsınız Sezgin Bey. Bir gezi kılavuzu niteliğinde. Emeğinize sağlık.🧿😊✋️
YanıtlaSilİnanın Pera benimde kulağıma daha hoş geliyor. Ama Beyoğlu ismi de çok sırıtmıyor ve Türkçe olması itibariyle de güzel duruyor. Biliyorsunuz bazen isim değişiklikleri çok saçma ve komik olabiliyor:) O yüzden Beyoğlu'na razıyım ben:) Yapı Kredi Sanat Merkezi kitap alımı için harika bir seçenek ve her gidişimde bende mutlaka uğrarım. Çok teşekkür ederim Sibel Hanım, saygılarımla.
SilSize katılıyorum Sezgin Bey. Sergi gezilecekse, öyle üstünkörü bakmayan biriyseniz, saatlerinizi verebilirsiniz. Her bir ayrıntıyı incelerken zamanın nasıl akıp gittiğinin farkında olmuyor insan.
YanıtlaSilYalnız, bunlarda da bir değişiklik yok, cümlenize az gülmedim hani. :) Yapılar olduğu gibi kalsın tabii, insanların davranışları değişsin. Saygısızlık dağları aşmış artık.
İş Bankası Resim Heykel Müzesi'ne bir türlü kısmet olmadı gidip gezmek. Ya kapalı gününe rast geldim ya da restorasyon çalışması nedeniyle kapalıyken yanından geçip gittim. Bir günümü sırf bu müzeye ayırarak gideceğime söz verdim kendime. :)
Taksim'i İstiklal Caddesi'nden ibaret olarak algılayanlar olabiliyor fakat sokaklarındaki yapılar da bir o kadar tarihe öneme sahiptir. Taksim, öyle büyüktür ki, sadece cadde de yer alan sanat merkezi, müze, kilise, pasaj gibi mekanları dolaşmak, havasını duyumsamak hem zamanda yolculuğa götürüyor hem de tekrar gelme isteği uyandırıyor.
Gittiğiniz yerlerden St. Antuan Kilisesi'ne kaç kere uğradım, hatırlamıyorum. Yapısının muazzamlığı ve tarihi geçmişi oldukça cezbedicidir.
Taksim Cumhuriyet Anıtı'nın yapım hikayesi ilginizi çekerse, okumanızı tavsiye ediyorum. O dönemde halkın dayanışma göstermesi ve yapım aşaması, etkileyici hikayeye sahiptir. Ayrıca Atatürk'ün gösteriş olmasın diye anıtın açılışına gitmemesi derinden etkiliyor insanı.
Sizin için mükemmel bir gezi olmuş. Şahane fotoğraf çekimlerinize eşlik eden anlatımınıza çok teşekkür ediyorum. Ayaklarınıza, ellerinize sağlık olsun.
Harika özetlemişsiniz Nazlı Hanım, teşekkür ederim. Saygısızlık konusunda o kadar haklısınız ki:( Tuhaf bir toplum olduk, tuhaflaşmaya da devam ediyoruz:( Resim Heykel Müzesini lütfen ziyaret edin, büyük keyif alacağınıza eminim. Taksim Cumhuriyet Anıtı'nın yapımını da bu yorumdan sonra araştırıp, okumaya başlıyorum:) Tekrardan çok teşekkür ederim, saygılarımla.
Sil