Gezmeyi, fotoğraf çekmeyi çok seven biri olarak "keşke hepsini görmeye imkanım, hepsini görmeye yetecek kadar ömrüm olsa" diyeceğim yapılar bu yazımın konusu. Sağlıklı oldukça ömür yeter gibi ama imkan olur mu bilemem:) Başlıkta kullandığım "anıtsal yapılar" ne kadar doğru bir kelime ondan çok emin olamadım. Doğa Harikası niteliğinde de bir çok yer var ama ben burada sadece insan eliyle yapılmış yerleri listelemeye çalıştım. Yapıları görünce, okudukça daha doğru bir kelime bulursanız siz isimlendirin lütfen:)
Dünya üzerinde yüzlerce bu tarz yerler olduğuna eminim ama bu listeye en çok ziyaret edilen ve hikayesi olan yerleri yazıyorum. Ben buraya bir liste yaptım ama unutmayın ki siz orayı görmedikçe, gerçekten ne kadar güzel olduğunu bilme imkanınız yok. Çünkü fotoğraf sanatı gerçekten çok ilginç. Gerçekte gördüğünüz zaman hiçbir şey ifade etmeyen yerleri fotoğrafta gördüğünüzde kendinizden geçebiliyorsunuz:) Son olarak popüler yapı listesi epey kalabalık. O yüzden birkaç yazı dizisine böleceğim. Ve ilk olarak Avrupa Kıtasından başlıyorum. Liste karışık, herhangi bir öncelik olmadan yazıyorum. Lafı çok uzatmadan listeye geçelim.
Kolezyum, Roma:
Dünya çapında bilinen, onlarca filmde, dizide, kitapta geçen efsane yapıların başında geliyor. Yapının orijinal adı "Flavian Arenası" ama halk tarafından Kolezyum ismi takılmış ve herkesçe kabul görmüş.
Flavian'lar Roma'ya hakim bir hane ve bu ihtişamlı yapı, İmparator Titus Flavius Vespasianus zamanında yapılıyor. (Babası başlamış ama vefat edince oğlu tamamlayabilmiş.) Aslında Titus bize çok uzak bir isim değil. Hatay Samandağ'da bulunan meşhur Titus Tünelini yaptıran kişi yine aynı şahıs. O tünelin yapımına da baba Vespasianus başlıyor ama ömrü bunun için de yetmeyince yine işi tamamlamak oğluna kalıyor:) Tünel de o tarihlerde yapımı açısından hayranlık ve merak uyandıran yerlerden. Zamanında insan eliyle yapılan ilk ve en uzun tünel olma özelliği taşıyor (1.3 km) Ama ne yazık ki popüler olamamış. Merak ederseniz yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Kolezyum dünyanın en büyük amfitiyatrosu olarak geçiyor ve 50-80 bin arası insanı aynı anda misafir edebiliyor. Tam 400 sene boyunca halka eğlence maksadıyla hizmet vermiş. Bu arada eğlenceler esnasında 400 bin civarı insan zaman içerisinde hayatını kaybetmiş. (İzdiham, kavga vs. gibi sebeplerle) Genelde meşhur gladyatör dövüşleri için kullanıldığı biliniyor ama bunun haricinde de birçok etkinliğe ev sahipliği yapmış.
2007 yılında UNESCO tarafından dünyanın yedi harikasından biri olarak tescil edilen Kolezyum'un yapım tarihi MS 72-80 yılları arası. Yıllar içerisinde deprem-yangın vs gibi bir sürü afet geçirmiş ama ayakta kalmayı başarmış. Roma İmparatorluğu'nun yıkılması ile görevini tamamlıyor ve talan ediliyor. Bugün 1/3'ü yıkık durumda olsa da ziyarete açık ve her yıl yaklaşık 7 milyon turisti ağırlamaya devam ediyor. Panoramik şehir turunda görmüş olsam da, bende geçmiş yıllarda 7 milyondan biri olabildim:)
Bizden örnek vermezsem rahat edemeyeceğim:) Ülkemizde her ne kadar bu büyüklükte ve ihtişamda amfitiyatrolar olmasa da, antik kentlerimizin tamamında popüler ve görmeye değer amfitiyatrolar var. Gerçi mimarisi, kültürü bize ait değil ama olsun bizim ülke sınırlarımız içinde:) Ayrıca Efes Antik Kenti her yıl yaklaşık 1,5 milyon ziyaretçi ağırlayarak Ülkemizin en çok misafir ağırlayan yerlerinden.
Pisa Kulesi, İtalya :
Hazır İtalya ile başlamışken buradan da çıkmayalım:) 1000'li yılların başında Pisa şehrinde bir katedral yapılmasına karar veriliyor. Katedralden ayrı olarak yan tarafına da bir çan kulesi inşasına başlanıyor. Ama bir türlü bitmiyor. Ve yapımı tam 99 yıl sürüyor:) Yapım amacı ibadet için katedral gibi görünsede adamlar Cenova ve Venedik kentlerine bizde sizin kadar güçlüyüz mesajı verme derdindeymişler:)
Aslında 55-56 metrelik, çok da uzun olmayan bir çan kulesi ama zemindeki çökmelerden dolayı zamanla eğilmeye başlıyor. Bu eğilmeler de inanılmaz bir popülerlik kazanmasına vesile oluyor:) Yukarıdan sarkıtılan bir şakul bugün aşağıda yaklaşık 5 metre açıkta kalıyormuş. Ama ağırlık merkezinden dolayı da yıkılmak bilmiyor:) Gerçi 2000'li yılların başında çok ciddi paralar ödenerek detaylı bir onarım yapılıyor ve eğilme tamamen durduruluyor. 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine giren yapı yılda 6 milyondan fazla turisti ağırlayan önemli turizm merkezlerden biri. Bizde var mı böyle bir yapı? Evet var, Tophane'deki saat kulesi de uzun zaman, hatalı inşadan dolayı benzer bir şekilde eğilmiş ama ünlü olmasına yetmemiş:)
İtalya'dan çıkmıyoruz ama uzatmıyoruz da:) Pompeii Antik Kenti de bu ülkenin hem çok bilinen, hem de hikayesi olan antik şehirlerden. Özel ve farklı bir yapı olmadığı için bu listeye almıyorum.
Trevi Çeşmesi:
İtalya'dan son yer. Burası neredeyse hiçbir listede yok. Aslında olmayı hak ediyor ama yer sayısı çok fazla olunca ve kıyaslamaya gidilince burayı listelere almamış olabilirler. Ben aldım, çünkü Roma'da ki hemen her yer gibi buradan da çok etkilenmiştim. Burayı kimselerin olmadığı bir zamanda görebilmeyi, fotoğraflamayı gerçekten çok isterdim.
1732 yılında yapımına başlanan çeşmenin tamamlanması 30 yıl sürüyor ve bugünkü haline geliyor. Ama orada bir çeşme, su kaynağının bulunması çok daha eskilere dayanıyor. Burası ile ilgili rivayet ise, susuzluktan bitap düşen Roma askerlerini Trivia isminde bir genç kızın yol göstererek buraya götürmesi. Bundan dolayı da aşk çeşmesi ismi verilmiş. Barok yapıda ve Roma'nın en büyük çeşmesi. Yine inanışlardan birisi de bu çeşmeye arkanızı dönerek para atarsanız, yine Roma'ya geleceğiniz yönünde:) Paranız ve sağlığınız varsa Roma'ya da, Amerika'ya da gidersiniz gibi geliyor bana:) Çeşme konusunda en başarılı ülkelerin belki de başında biz geliyoruzdur. Ama kültürlere bağlı mimariler farklı olduğu için bizimkiler bu kadar popüler değil diye düşünüyorum.
Eyfel Kulesi, Paris:
İnşası tamamlandığında Paris'in yüz karası ilan edilmiş:) Hatta sanatçılar ve halk, Paris'in itibarını zedeleyeceğine inandıkları için ünlülerin imzalarının olduğu bildiriler dağıtmışlar:) Yapım tarihi 1887-1889 arası. Amacı ise; Fransız devriminin 100üncü yıl kutlamaları için yapılacak fuarın, giriş kapısı olarak düşünülmüş. Beğenilmeyen bu efsane yapının 1909 yılında sökülmesine bile karar verilmiş. Ancak çok yüksek olduğu için verici olarak kullanırız diye sökmekten vazgeçmişler. Düşünsenize koca Eyfel Kulesi radyo vericisi olmak için sökülmekten kurtuluyor:) Nerden nereye. Bugün yılda 7 milyon ziyaretçi ağırladığı bilgisini de unutmadan ekleyelim. Şehrin en uzun kulesi tamı tamına 320 metre. Ve uzun süre dünyanın en yüksek kulesi olarak da kalmış. Bugün belki de dünyada en bilinen sembolik yapı olabilir.
Bizde var mı bundan? Tam olarak benzemese de 369 metrelik Çamlıca Kulesi var:) Açıldığı 2021 yılından bu yana 1,5 milyon ziyaretçi ağırlamış.
Buckingham Sarayı, Birleşik Krallık:
Aslına bakarsanız bu sarayın mühim bir tarihi geçmişi yok. Sadece yapım tarihi eski:) Buckingham Dükü'nün yaklaşık 150 yıl kadar özel konutu olarak hizmet vermiş. Sonrasında İngiltere Kralı tarafından satın alınarak kraliçeye hediye verilmiş. Zamanla yapılar eklenmiş ve bugünkü halini almış:) Ama bu da sembolik yapılardan ve her yıl 15 milyon ziyaretçiyi ağırlıyor. Bizde var mı benzer amaçlı bir yapı? Tarihi olmasa da daha büyük ve ihtişamlısı var:)
Big Ben, Londra, Birleşik Krallık:
İngiltere'de kalmaya devam ediyoruz. Neden listelere girmemiş bilmiyorum ama belki de dünyanın en popüler saat kulesi. Ama buraya sadece yılın belli zamanlarında basın mensuplarının girmesine izin veriliyormuş. Diğerleri gibi halka açık, müze tadında bir yer değil. Bu saat kulesi dünyanın 4 yüzünde de saat olan ikinci en büyük saat kulesiymiş. 1834 yılında Westminster Sarayı (İngiliz Parlamento Binası) yanıp kül olunca yenisinin yapımına karar veriliyor. Ve bu sefer yanına bu meşhur saat kulesi de ilave ediliyor. Aslında Big Ben kuledeki çanlardan birinin ismiymiş. Ama halk arasında kule bu isimle anılıyor. Hatta 2012 yılında Kraliçe Elizabeth'in tahta çıkışının 60ıncı yılı anısına ismi "Elizabeth Kulesi" olarak değiştiriliyor. Ama halen halk arasında Big Ben olarak kalmaya devam ediyor. 1987 yılından bu yana da UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor.
Le Mont-Saint-Michel, Normandiye, Fransa :
Görmedim ama fotoğraflarından dolayı hayran kaldığım yerlerin başında geliyor. Halbuki hepi topu 100 hektarlık bir alan ve yine hepi topu 44 hanenin yerleşik olarak yaşadığı bir ada:) Ama her yıl 3 milyon üzerinde ziyaretçi ağırlıyor. Gece adada turistik maksatlı kalmak serbestmiş ama gecelik sadece 25 kişi ile sınırlı. 25 kişiden biri olmak pek kolay olmayabilir:) O yüzden adaya yakın yerlerde kalıp, gündüzleri gezme imkanı daha olası.
Küçük bir ada ama geçmişi 10 binlerce yıl önceye dayanıyor. M.S 8inci yüzyılda fotoğrafta gördüğünüz manastır inşa ediliyor. Yapının en üstü Tanrı'ya adanmış, kayalık ile bu bölüm arası ise meclis ve manastır olarak düşünülmüş. Alt taraflar ise halka bahşedilmiş:) Manastır olması haricinde korunaklı olması nedeniyle 200 yıl kadar da zindan olarak hizmet vermiş. Geçmişte gel-git durumundan dolayı ulaşmak ciddi anlamda zormuş ve bu yüzden de istila edilmesi mümkün olmamış. Suçlularda kaçamamış:)
Burası da UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine alınmış bir yer. Bizde böyle bir yer var mı derseniz. Bence İshak Paşa Sarayı bu kadar ihtişamlı olmasa da son derece büyük ve konumu itibariyle harika bir saray. Ama ne yazık ki burası da hak ettiği ilgiyi görmeyen değerlerimizden. Merak ederseniz ziyaret yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Ayrı bir başlık açmadan geçmişi çok eskiye dayanmayan ve görselliği dışında bence bir özelliği olmayan, telaffuz edilmesi, söylenmesi zor Neuschwantein Şatosunun da buraya bir görselini bırakayım. Son olarak bu şato Almanya sınırları içerisinde.
Brandenburg Kapısı, Berlin :
![]() |
Kaynak: Pixabay |
Hikayesi olan yerlerden birisi de burası. Aslında dünya üzerinde benzeri olan yerlerden ama Batı ve Doğu Almanya arasında ki duvarların yıkılıp, yeniden birleşmesinin sembollerinden birisi olarak görülüyor. Bu yüzden manevi değeri Almanlar için yüksek. Aslında kapının yapımı 1791 ve Kraliyet ailesinin geçişi için yapılmış:) Nasıl ki bizim saraylarda saltanat kapıları varsa, Almanlarda da benzer bir uygulama varmış. Yani gerçek yapım amacı şu an ki yüklenen anlamla alakasız ve tarihi değeri olmayan bir yapı:) Nazilerin de sembol yapılarından birisi olmuş ve onca bombardımana rağmen her seferinde onarılmış. Ancak Almanya ikiye bölündüğünde kapı da kullanılamamış. Ta ki Berlin Duvarı yıkılana kadar. Duvar yıkılmış ve ardında kapı birleşmesinin sembolü olsun diye yeniden açılmış. Görmedim ama tüm listelere girmiş bir yapı:) Bugün bizim ülkemizde şehirlere girişte kapıyı andıran yapılar yapılmaya başladı ama şu an popüler olmuş bir yer ben duymadım. Belki seneler sonra olurlar:) Bu arada Paris'te Şanzelize Bulvarı ve orada ki kapıyı da bu kapsama alabiliriz. Ama nedense listelere girmemiş.
Sagrada Familia, Barcelona, İspanya :
Bitmeyen kilise diye nam salan katedral için ne söylesek az. Ciddi bir sanat eseri ama bitmiyor:) Gaudi'nin ölümünün100üncü yılında biteceği ile ilgili bir çok bilgi var. Gaudi bildiğiniz gibi modern mimarinin öncülerinden ve efsane olmuş başka eserleri de var. Kendisi 1883 yılında bu katedralin yapımını üsteleniyor. Ve kendini, hayatını tamamen buraya adıyor. Bunun için de efsane bir şey yapacağım diye bütün işi gücü bırakıyor. Ama sadece bir cephesini bitirmeye ömrü yetiyor. Ne yazık ki bir tramvay kazasında hayatını kaybediyor.
Tabi o dönemin tekniklerini, çizimlerini, planlarını bugün bu teknoloji ile yapmak kolay olmuyor. Birde gerçekten çok karmaşık çizimler olunca mimarlar bunu çözmekte çok zorlanıyor. Bu kadar uzamasının bir başka sebebi de; o dönem buranın yapımı için halkın bağışları kullanılıyor. Ve bugün halen aynı sistemle devam ediliyor. Eğer gerçekse bu yüzden bitmiyor olma ihtimal de var:) Yapının detaylarına girmeyeceğim ama gördüğüm için söylüyorum, devasa bir katedral ve aynı anda 10 bin insanı ağılayabiliyor. Bizde var mı? Katedral olarak yok ama büyüklük ve mimari deha olarak adlandırılabilecek camilerimiz var. Bu arada listeye detaylı yazmıyorum ama Sultan Ahmet Cami'de birçok listede kendine yer bulmuş gurur yapılarımızdan.
Akropolis, Atina, Yunanistan:
![]() |
Kaynak: Pixabay |
Aslında bundan bizde de çok:) Ama akropolis denilince dünyada akla ilk gelen yer burası. Geçmişini anlatmaya kalkıp yazının içinde kalmak istemiyorum:) Akropolis Yunanca bir kelime ve yüksekte bulunan şehir anlamına geliyor. Yani dünyanın her yerinde akropolisler var. Ama az önce de yazdığım gibi bu kelime Atina'da ki Akropolis ile özdeşleşmiş. Zaten bu tarz şehirleşmenin de anavatanı olduğunu düşünürsek çok da anormal bir durum değil.
Benim liste bu kadar:) Birçok listede ülkemizden yerler olmasa da, bazı sitelere en azından bir tane yapıya yer verilmiş. Hangileri derseniz; Sultan Ahmet Cami, Aya Sofya, Efes Antik Kenti, İshak Paşa Sarayı ve Ani Harabeleri.
Bir sonraki durağımız Asya Kıtası:)
21 Yorumlar
Çok teşekkürler, insanın oturduğu yerden -iyi bir rehberle- gezebiliyor olması çok güzel:))
YanıtlaSilDaha önce dinlendi mi bilmiyorum, şuraya yazıda adı geçen yerlerden biri üzerine yazılmış bir şarkının linkini bırakıyorum, müzikle gezmek de hoş olabilir:)
https://www.youtube.com/watch?v=bPrRQrv3yDc
Daha önce dinlememiştim ve çok teşekkürler:) Kulakta hoş bir müzikle gezmek kesinlikle çok daha keyifli:)
SilGüzel bir çalışma olmuş. Dediğiniz gibi sağlıkla birlikte, ülkem ekonomisi ve saygınlığı artınca rahatça vize alıp gidilebilir. Zamanında İngiltere ve İspanya'ya gidip, yayına konu edilenleri gördüm ancak diğerlerini görebilmenin artık zor olduğunu hissediyorum. :) Ama bu yapıları filmlerde, yayınlarda izlemek, okumak bile çok keyifli geliyor. İtalya özellikle görmeyi hep istediğim bir yer, kısmet diyorum. Gezme şansı bulduğum ve her sokağında dantel gibi işlenmiş cepheleriyle binalar, heykellerle donatılmış köprüler, klasik müzik konserleri verilen ihtişamlı kiliselerle dolu olan Prag' ı da anmadan geçmeyeyim. Hepsi korunması gereken dünya mirası. Çalışmanız için teşekkürler. :)
YanıtlaSilİtalya benim için bir tutku. Geçmiş yıllarda gezdim, gördüm ama orada yaşamaya, hatta ölmeye kesinlikle hayır demem:) (Hiç abartısız) İspanya ve İtalya'yı görme imkanı buldum ama bende İngiltere eksik:) Çok soğuk ve itici gelmesine rağmen görme isteğim çok yüksek. Ben teşekkür ederim, saygılarımla.
SilBir çoğuna gitmemişim. Burada gitmiş kadar oldum ama yinede gidip görmek isterdim :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Buralar yine ihtimaller dahilinde ama benim için uzak doğu ve Amerika kıtasındakiler biraz hayal gibi:)
SilBir tek Eyfel kulesini gördüm gençliğimde , Koleyzyumu görmek isterim. Ülkemize haksızlık yapmışlar, bizim ülkemizde çok daha eski çağlardan kalan pek çok tarihi alan, yapı var. Reklam yok sadece. Bizim kültürümüze ait değil cümlenize katılamayacağım. Aynı topraklarda can bulduğumuza göre emin olun bize yansıyan kültürel etkileri olmuştur bu geçen medeniyetlerin. Yol gösteren bir derleme olmuş, teşekkürler.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, sağ olun. Ülkemiz konusunda haksızlık yapılması ile ilgili sizinle tamamen aynı fikirdeyim. Geçmişi çok eskilere dayanan topraklar üzerinde yaşıyoruz ama bunu değerlendirecek profesyonellere sahip değiliz. Turizmi otellerde tatilin ötesine geçirmek istemeyen bir zihniyetin esiri gibiyiz:( Kültürlerin bize yansıması, etkileri ile ilgili de haklısınız. Bize ait değil derken kastım daha çok yapım, mimari, yaşam şekli ile ilgili hususlardı. Eminim çadır yada göçebe halk kültüründen şehir kültürüne geçişte etkilenme yada gelişimimize desteği, katkısı olmuştur. Tekrardan teşekkür ederim:)
SilEn en en çok Sagrada Familia'yı göresim var, bakalım kısmet. :)
YanıtlaSil2026'yı bekleyin, seneye bitmiş olacak diyorlar:) Bitmiş halini gezmek daha keyifli olabilir:)
SilListeleme müthiş! Le Mont-Saint-Michel, rüya gibi bir yermiş. Sayenizde liste başına aldım :)
YanıtlaSilBuckingham Sarayı'na 11.00'den önce gitmeli mutlaka ve atlı askerlerin nöbet değişim törenleri izlenmeli. Biz kaçırmıştık :(
Okumak çok keyfliydi. Rehberliğiniz harika ötesi yine. 👌
Bizim Anıtkabir'de ki bir tören söz konusu sanırım. Ölmeden önce görüleceklere Le Mont'u öncelikli olarak koyuyorum:) Bir fotoğraf sever için efsane yapılardan birisi diye düşünüyorum. Çok teşekkür ederim, saygılarımla.
Silİngiltere ve Yunanistan dışındakileri görme fırsatım oldu. Gezilerin bir kısmı mesleğimin lütuflarıdır :)) Hatırlarımı canlandırdınız Sezgin Bey. Bu güzel yazı diziniz için teşekkür ediyor ve kolaylıklar diliyorum :))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Sibel Hanım. Gerçekten şanslısınız:) Bende meslekten dolayı görme imkanı buldum bir kısmını ve yazarken ayrı bir keyif aldım gördüğüm yerleri yazarken. Saygılarımla.
SilMerhabalar Sezgin Bey.
YanıtlaSilDünyanın en popüler anıtsal yapıları başlıklı yazınızda paylaştığınız anıtsal yapıları, öyle bir çırpıda bakarak geçmeyi hiç içime sindiremedim. Her bir anıtsal yapıya saatler ayırıp, en ufak ayrıntısına kadar incelemek gerekiyor. Doğrusu böyle. Ama biz bloglarımızı ziyaret ederken paylaştığımız şeyleri okuyup incelerken, tıpkı bir doktorun günümüzde hastasına ayırdığı vakit kadar, vakit ayırabiliyoruz, bu da hiç sağlıklı bir paylaşım inceleme olmuyor.
Bu güzel, etkileyici ve bilgilendirici paylaşımınız için kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba Recep Bey,
SilÇok naziksiniz, çok teşekkür ederim. Saygılarımla.
Haklısınız Sezgin Bey, tarihi olsun ya da olmasın, eserleri çıplak gözle görmek, fotoğrafa bakmak gibi değildir. Gidip görmek, havasını solumak gerekir elbette. :)
YanıtlaSilKısmet olur mu, bilemiyorum, en çok Barselona'daki bitmeyen kiliseyi görmek isterdim. Gerçi aklıma yer eden İtalya ve İspanya'nın kuzey bölgeleridir hep. Hem tarihi yerlerini gezip hem de doğasında yürüyüş...:)
Listeyi şahane hazırlayıp anlatmışsınız. Tebrik ediyorum sizi. Umarım gezme fırsatımız olur. :)
İtalya'nın kuzeyi benim de favorim:) Fotoğraf ve doğa yürüyüşleri için en ideal yerlerden diye düşünüyorum. İnşallah kısmet olur. Çok teşekkür ederim.
SilHepsi birbirinden güzel ve etkileyici. İtalya 'yı görmek kısmet oldu ve bence muhteşemdi. Son zamanlardaki hayalim ise Paris'e gitmek inşallah 🙏
YanıtlaSilİnşallah en kısa zamanda kısmet olur. İtalya'yı bende gördüm ama daha fazlasını istiyorum hep, hatta orada yaşayabilirim bile:)
SilKilise yaptırma derneği yok mu bunların :) İban versinler iban :)
YanıtlaSil